Körün, gözü açılınca bastonunu kırması suç mudur?
Bugün, son günlerde sıkça karşıma çıkan; “Körün gözü açılınca kırdığı ilk şey bastonudur.” sözünü tahlil edeceğiz.
Son zamanlarda sosyal medya hesaplarında sıkça karşıma bir söz çıkıyor. “Körün gözü açılınca kırdığı ilk şey bastonudur. Nankörlük, bu kadar güzel anlatılamazdı.” şeklinde paylaşılan söylence de doğru olmayan anlamlar yüklü olduğunu düşünüyorum. Şimdi bunları birlikte tahlil edelim, bakalım gerçekten öyle mi?
Aslında bu sözü paylaşırken amaç etrafındaki insanların ne kadar nankör olduğunu anlatmaktır fakat verilen örneğin çok da uygun olmadı ortada. Çünkü kör için baston bir araç, amaç değil. Eğer gözü görüyorsa, bastona neden ihtiyaç duysun ki? Onu alıp kırmasından daha doğal ne olabilir?
Eğer biz bu hareketi kötü bir şey olarak düşünüyorsak o zaman körün bastonu atamamasını ve sürekli bastona bağımlı kalmasını arzuluyoruz demektir. Bu da hakikatte, bastona değil bize bağımlı kalmasını arzuluyoruz anlamına gelir. Dolayısıyla esas istediğimiz şey, körün gözünün açılıp gerçeği görmesi değil, bastona yani bize muhtaç kalmasıdır.
O zaman Victor Hugo’nun; “Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk. O yüzden anlaşamıyoruz.” sözü kulaklarımızda çınlatıyor. Aynen onun gibi, siz size muhtaç körler olsun istiyorsunuz.
Meseleyi bir de dini boyuttan ele alacak olursak, cahiliye dönemi putperest müşrikleri örnek verebiliriz. İslam’a geçip bazı gerçekleri gören müşrikler, adeta gözleri açılınca hemen putlarını kırmışlardır. Şimdi bu müşriklere biz gerçeği görme, putlarını da kırma mı diyeceğiz?
Körlük metaforu üzerinden bir şey anlatılıyorsa öncelikle Jose Saramago’nun Körlük adlı romanından bahsetmeden mesele tam olarak anlaşılmaz sanırım! Zira Saramago, romanda; herkesin kör olduğu yerde gören birisinin durumunu gözler önüne seriyor. Bu da bize hakikati gören kişinin davranış farkını açık olarak gösteriyor.
Sonuç itibariyle nankörlük denilen şey, aynı şartlarda yapılan iyiliğin unutulmasıdır. Ve iyiliğin karşıdan gelmesi durumudur. Kişinin kendi çabasıyla ya da şartların değişmesi sonucu ortaya çıkan yeni durumda yaptığı davranış değişikliği nankörlük olarak tanımlanamaz. Bu sözdeki tanımlama da böyle olduğu için itiraz ettim.
Efendim, ne gerek var böyle detaylarla uğraşmaya diyenlerin olduğunu biliyorum ama şeytan ayrıntıda gizlidir diye bir söz vardır. Eğer kavramları tam olarak doğru yerine oturtmazsak doğru sonuca varamayız. Mesela tuğla yerine karton, sıva yerine kum koyarsak o bina yükselemez. Yükselse bile çökmeye mahkumdur.