Osman Bey’in Çınar Ağacı Rüyası ve Babil Kralı Nebukadnessar’ın Rüyası

Biliyorsunuz, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey hakkında anlatılan, devletin kuruluşu ile bağlantılı bir rüya var. Bu rüyaya; hem orijinal 1988 yapımı Kuruluş Osmancık dizisinde hem de 2019 da yeniden çevrimi yapılan Kuruluş Osman dizisinde yer veriliyor.
Osman Bey, rüyasında Şeyh Edebali’nin koynundan bir ayın doğup, kendi koynuna girdiğini ve göbeğinden çıkan ağacın bütün dünyayı kapladığını görüyor. Tarihçi Oruç Bey rüyanın Osman Gazi’ye değil babası Ertuğrul Gazi’ye ait olduğunu söylüyor. Ona göre şeyhin koynundan doğan bir ay Ertuğrul’un koynuna girer. Sonra göbeğinden çıkan ağacın gölgesinden dağlar çıkar. Muhatapları farklı olsa da öyle ya da böyle ortada bir rüya gerçeği var.
Gelin şimdi de Aşıkpaşazade Tarihi’nde rüyanın nasıl anlatıldığına bir bakalım; “Osman Gazi uyuyunca rüyasında gördü ki bu azizin koynundan bir ay doğar, gelir, Osman Gazi’nin koynuna girer. Bu ayın Osman Gazi’nin koynuna girdiği demde göbeğinden bir ağaç çıkar. Gölgesi dünyayı tutar. Gölgesinin altında dağlar var. Her dağın dibinden sular çıkar. Bu çıkan sulardan kimi içer, kimi bağçeler sular, kimi çeşmeler akıtır.”
Başta tarihin kutbu kabul edilen Halil İnalcık olmak üzere Mehmet Ali Kılıçbay, Yusuf Halaçoğlu gibi tarihçiler bu rüya için; “Sözde rüya” tabirini kullanıyor ve rüyanın uydurulmuş olduğunu söylüyorlar.
İşte tam bu noktada devreye giriyorum ve rüyanın uydurma değil ama uyarlama olduğunu iddia ediyorum. Şimdi bu gerekçemi izah etmeye çalışacağım. Ramazan dolayısıyla Kuran meali okuyorum ve bir sebepten okuduğum ayet beni Tevrat’a götürdü ve oradaki metne de bakmak istedim. Orada karşıma çıkan manzara beni bu düşünceye sevk etti.
Tevrat’ın, Daniel Kitabı 4. bölümde; Nebukadnessar’ın ikinci düşü anlatılıyor. Nebukadnessar, rüyasında; dünyanın ortasında çok yüksek bir ağaç gördüğünü, ağacın büyüyüp, güçlendiğini, boyunun göklere eriştiğini anlatıyor. Ağacın, dünyanın dört bucağından görüldüğünden, yapraklarının güzelliğinden, herkese yetecek kadar bol meyvesinden bahsediyor. Yaban hayvanlarının gölgesinde barındığını, gökteki kuşların dallarına tünediğini ve her canlının ondan beslendiğini aktarıyor. (Daniel, 4, 10-12)
O zamanın sihirbazlarının başkanı olan Belteşassar (Daniel) rüyayı yorumluyor ve ona; “Büyüyen, güçlenen, boyu göklere erişen, dünyadaki herkesçe görülebilen bir ağaç gördün. Yaprakları güzeldi, meyvesi herkese yetecek kadar boldu. Yabanıl hayvanlar altında barınır, gökteki kuşlar dallarına tünerdi. Ey kral, o ağaç sensin! Sen büyüdün, güçlendin. Büyüklüğün giderek göklere erişti, egemenliğin dünyanın dört bucağına yayıldı.” (Daniel, 4, 19-22) diyor.
Buradan hareketle; ağaç rüyasının, aslında Tevrat’taki bu anlatıdan uyarlandığını düşünmek sanırım yanlış olmaz. Bu uyarlamada; Babil Kralı Nebukadnessar, Osman Gazi ya da Ertuğrul Gazi’ye, Belteşassar ya da diğer adıyla Daniel ise Şeyh Edebali’ye karşılık geliyor. Sosyolojide grup dinamikleri diye bir kavram var. Grubu diri tutan, motivasyonun sağlayan her türlü dinamikler buna dahildir. Burada da aslında “cihan imparatorluğu” düşüncesini ayakta tutmak için Tevrat’taki metinden uyarlanmış bir hikaye çıkıyor karşımıza. Bunun motivasyon açısından bir zararı yok ancak iş tarih yapmaya gelince gerçeğin izinden gitmek gerekir.
Bu arada Osmanl İmparatorluğu hakkında söylenen özlü sözlere Afroizma.TR sitesinden ulaşabileceğiniz de hatırlatmakta fayda var.