Yorgunluk Toplumu – Byung-Chul Han

Güney Koreli felsefe profesörü Byung-Chul Han’ın Yorgunluk Toplumu, modern çağın hastalıklarının biyolojik değil sinirsel olduğunu kanıtlarıyla birlikte sunuyor. Gelin şimdi kitabı okurken altını çizdiğim yerleri sizlerle paylaşayım.

Sinirsel Şiddet

“Her çağın nevi şahsına münhasır hastalıkları vardır. Nihai olarak antibiyotiğin keşfi ile sona eren bakteriyel hastalıklar çağı gibi.”

“21 yüzyıl depresyon dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu kişi sınırdaki kişisel bozukluğu tükenmişlik sendromu gibi sinirsel hastalıklar çağıdır.”

“Şiddet yalnızca negatiflikten değil pozitiflikten de meydana çıkar. Yalnızca başka veya yabancıdan değil aynı dan da doğar.”

“Bağışıklık direnci kendini her zaman gerçek anlamıyla bir Başkaya veya yabancıya karşı konumlandırır.” diyen yazar fizyolojik anlamdaki bağışıklığı psikolojiye de uygulayarak hastalık teşhisleri yapıyor.

Disiplin Toplumunun Ötesinde

“Günümüz toplumu artık Faucault’un bahsettiği hastaneler tımarhaneler hapishaneler kışlalar ve fabrikalardan oluşan bir disiplin toplumu değil. Bunların yerini çoktan beridir fitness salonları, bürolardan oluşan gökdelenler, bankalar, havaalanları, alışveriş merkezleri ve gen laboratuvarları aldı.”

“21 yüzyıl toplumu artık bir disiplin toplumu değil performans toplumudur. Sakinleri de itaatkar özne değil performans öznesidir.”

“Disiplin toplumunun negatifliği deliler ve caniler doğurmuştur. Performans toplumuysa depresif ve mahluklar yaratır.”

Böylece önceki yüzyıllarda toplumda yaşanan fiziksel travmaların artık ruhsal olarak karşımıza çıktığını söylenebilir.

“Depresif bireyin hiçbir şey mümkün değil çığlığı ancak her şeyin mümkün olduğuna inanılan bir toplumda mümkündür.”

Derin Sıkıntı

Modern toplumlarda sıkça uygulanan çoklu görevin (multitasking) medeniyetin ilerleyişini temsil etmediğini savunan yazar bunu vahşi yaşamda kıyaslar. Ona göre; “Balta girmemiş ormanlardaki bir hayvan, yırtıcı hayvanları avından uzak tutmak mecburiyetindedir. Avını parçalarken, kendisi başkalarına av olmasın diye sürekli olarak etrafını gözetlemek zorundadır. Aynı anda, yavrusunu korumalı ve eşinden gözünü ayırmamalıdır.”

Bu muhteşem örnekle yazar, insan toplumunun sürekli olarak ilginç bir şekilde vahşi doğaya yaklaştığını öne sürüyor.

Walter Benjamin’in tecrübe yumurtasına kuluçkaya yatmış bir rüya kuşu örneğini; “Maddenin zirvesi uykuysa, manevi dinlenmenin zirvesi de derin sıkıntıdır.” diyerek özetler.

Vita Activa

Bu bölümde yazar, Hannah Arendt tarafından yazılan Vita Activa (İnsanlık Durumu) adlı eserini Yorgunluk Toplumu bakış açısıyla tahlil ediyor.

Yorgunluk toplumunda her bir insanın çalışma kampını yanında taşıdığını ifade eden yazar; “Bu kampın alamet-i farikası; kişinin aynı anda hem tutuklu hem gardiyan, hem katil hem maktül olmasıdır. Böylelikle kişi, kendini sömürür.” diyerek sömürünün bir egemen olmadan da gerçekleşebileceğini ifade ediyor.

Bakmanın Pedagojisi

Yazar bu bölümde de Filon tarafından yazılan Vita Contemplativa adlı eserde dile getirilen derin düşünce kavramını ele almaktadır.

Nietzsche’in Putların Alacakaranlığı adlı eserindeki; “İnsan bakmayı, düşünmeyi ve okuyup yazmayı öğrenmelidir.” ifadesinden hareketle, bu eğitimin dürtüler karşısında hayır demeyi öğretiyor.

“Öfke bir duruma ara verebilme ve yeni bir durumun ortaya çıkabilmesine izin verme yetisidir. Kaygı, varoluşu tamamıyla ele geçirip sarsar. Öfke de münferit bir mesele ile ilgili değildir, bütünü olumsuzlar. Öfkenin negatiflik enerjisi buradan gelir.”

“Gücün iki formu vardır. Pozitif güç bir şeyi yapma gücü, negatif güç ise bunun aksine hiçbir şey yapmama gücüdür.”

Bartleby Vakası

Yazar bu bölümde Amerikalı yazar Herman Melville tarafından yazılan Katip Bartleby: Bir Wall Street Hikayesi adlı kitabını ele alarak bu kısa öyküde; Wall Street’in o soğuk ve kasvetli duvarları arasında geçen hikayeyi yine Yorgunluk Toplumu bakış açısıyla yorumluyor.

Ona göre; “Bu Wall Street Hikayesi, bir yıkıcı yaratımın değil takipsizliğin hikâyesidir. Çığlık ve feryat aynı zamanda hikayenin sonunu getiren feryattır: Ah Bartleby! Vah insaniyet!”

Yorgunluk Toplumu

“Yorgunluğun gönlü geniştir.” Maurois Blanchot

“Doping, adeta performansınız performansı mümkün kıldı. Madalyonun öbür yüzünde ise bu performans ve aktiflik toplumunun getirdiği aşırı yorgunluk ve işsizliği görürüz.”

“Performans toplumunun yorgunluğu tecrit ve izolasyon dokuyan yalnız bir yorgunluktur. Bunu Peter Handke, bölücü yorgunluk olarak isimlendirilir. Bu tarzdaki bir yorgunluk dilsiz olarak şiddete zorlar.”

Bu bölümü Hendke’nin yorgunluk kavramına atfettiği manaları irdeleyerek geçiren yazar, bölümün sonunu yine ondan bir alıntıyla tamamlar.

Hendke, yorgunları sıra ile önüne koyar. Bu başka anlamda bir yorgunluk topluluğudur. Eğer kutsal ruh toplumu müstakbel toplumun eş anlamlısı ise gelmekte olan toplumu da yorgunluk toplumu diye adlandırabiliriz.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir