Amansız bir kaçış
Son dönemde soluksuz izlediğim bir aksiyon olan Abduction (Kaçış) izlenmeye değer bir yapıt.
Başrollerinde Tutulma (Twilight) ve Yeni Ay (New Moon) filmlerinin genç yıldızı Taylor Lautner, Lily Collins ve Alien’le akıllarda yer eden, yeni neslin Avatar ile tanıdğı Sigourney Weaver’ın oynadığı filmin yönetmen koltuğunda ise Shaft ve 2 Fast 2 Furious’un yönetmeni John Singleton oturuyor.
İnternet üzerinden çocukluk resmini bulan ve araştırmaya başlayan Nathan, anne ve babası zannettiği insanların aslında anne ve babası olmadığını öğrenir. Ancak olay bundan ibaret değildir. Kimliği belirsiz kişiler evlerine gelerek anne ve babasını öldürür. Nathan, kız arkadaşı Karen’le birlikte kaçmaya başlar. İşte filmin sonuna kadar devam edecek bu muhteşem kaçış filmi böyle başlıyor.
Eski CIA ajanları Martin ve Elizabeth Price’ın oğlu olan Nathan, annesi öldürülünce babası tarafından başka iki CIA ajanının yanına emanet olarak bırakılır. Ona göz kulak olması için de yakın arkadaşı Dr. Bennett’i görevlendirir.
Nathan’in annesini öldüren kişi, yıllardır onu aramaktadır. Çünkü ona gerekli olan listeye ancak Nathan’a ulaştığı zaman ulaşabilecektir. O listeyi elde edebilmek için her türlü girişimde bulunmayı göze alan Kozlow, sonunda Nathan ile stadyumda yüzleşecektir.
Detaylarını fazla vermeyeceğim bu filmi soluksuz izleyeceğinizi garanti ediyorum. Filmi izlerken, zamanında Eagle Eye (Kartal Göz)’i izlerken kapıldığım hisse kapıldım. Elim ayağım gerildi, tuvalete bile gitmek için ayrılamadım. Her ne kadar filmin başında durağan sahneler olsa da ilerleyen dakikalarda tempo artarak devam ediyor.
Hadi bakalım iyi seyirler.