Normalin Dönüşümü ve Oy Verme Davranışları
Malum seçimler yaklaşıyor. Her zaman olduğu gibi “kritik bir seçim” daha yapacağız. Burada siyasi bir analiz yapmayacağım elbette. Uzun zamandır eğitimini aldığım alanlar üzerinden seçmendeki oy tercihleri üzerinde çok düşünüyorum. Vardığım sonuçları da sizlerle paylaşmak istedim.
Son yıllarda istisnai durumlar artık olağan hale geldi ya da getirildi. Bu da toplumdaki düşünme ve karar verme yetisini etkiledi diye düşünüyorum. Çünkü insanlar kendilerini içinde bulunduğu toplumun normali üzerine konumlandırırlar. Eğer bu normali siz, bilerek ya da bilmeyerek değiştirirseniz bu durumda insanların durdukları yer de değişmiş olacak.
Bu noktada konuyu bir iki örnekle açmak istiyorum. Yapılan araştırmalarda Japonya, daha spesifik olarak Okinawa, yaşlıların en mutlu olduğu yer olarak kayıtlara geçiyor. Sebebine bakıldığı zaman; yaşlılara selam verilip halinin sorulması, alışverişten gelirken yardımcı olunması, trafikte öncelik tanıma gibi eylemler karşımıza çıkıyor. Bu gibi eylemler oranın normali olduğu için toplum bunu özel bir şey olarak görmüyor. Mesela bu örneği alıp Hindistan’a götürürsek; o itiş-kakış, keşmekeş arasında kimin yaşlı olduğu bile anlaşılamıyor. Dolayısıyla da Hindistan’da bir yaşlıya hatır sorulması, ona yardımcı olunması fark yaratıyor.
Başka bir örnek de Avrupa’dan verebiliriz. Hep duyduğumuz klasik hikaye; “Yol boş olsa bile kavşakta duruyor, yaya geçidinde yavaşlıyor adamlar.” Çünkü eğitim sistemi, kuşaklar boyunca oluşan kültür o hareketi normalleştiriyor. Fakat orada aynı şekilde yaşayan gurbetçimiz, memleketine gelince artık başka bir insan haline geliyor. Neden böyle yaptıkları ayrı bir tartışma ama bulundukları yerdeki normale doğru ilerliyor ya da geriliyor insanoğlu.
Şimdi meseleyi biraz daha somutlaştırarak, seçmen tercihlerine odaklanmaya çalışalım. Mesela önceden geçici/sözleşmeli çalışma kavramı olması gerektiği gibi istisnai bir durumdu. Devletin belirli bir zaman için belirli özelliklerde personel çalıştırması gerektiği durumlarda kullanılıyordu. Sonradan bu çalışma biçimi olağan çalışma biçimi haline geldi ve seçmenler kendileri ya da yakınlarının sözleşmeli çalışmasını dert etmemeye başladı çünkü etrafına baktığında herkes sözleşmeli çalışıyordu.
Gelişmiş, hatta gelişmekte olan ülkelerde bile; bütün ücretler içinde asgari ücretin oranı %10 civarındadır. Biraz yaş almış bir memur tanıdığınız varsa size eskiden maaşının 3-4 asgari ücret olduğunu söyleyecektir. Şimdi ise bu oran %50 düzeyine yaklaştı. Bu, asgari ücretin artık ortalama ücret haline gelmesi demektir. Bu durumda seçmenler yine bunu dert etmiyor zira etrafındaki herkes asgari ücretle çalışıyor.
Son olarak da sosyal bir örnek verip toparlamak istiyorum. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de vatandaşlık belirli şartlara bağlıdır. O şartları taşıyanlara vatandaşlık verilir. Bunun dışında bir de istisnai vatandaşlık vardır ki bu da adı üstünde olağanüstü durumlarda gerçekleşir. Buna, Naim Süleymanoğlu örneği verilebilir. Çok başarılı bulduğum Cep Herkülü filminde de görüleceği üzere fayda/maliyet hesabının tavan yaptığı bir durumda elbette vatandaşlık verilir. Ancak bunu siz geniş kesimlere uygulamaya başlarsanız, -mültecilerde olduğu gibi- bu kavramın içi boşalır ve değeri düşer. Seçmen için de bunun bir önemi kalmaz.
Örnekleri çoğaltmak mümkün ama hepsinin ortak noktası; temas ettiği nesnesinin normalini değiştirmektir. Ben bunu normalin dönüşümü olarak kavramsallaştırıyorum. Dönüşüm diyorum çünkü her ne kadar ülkemizde bu alçalma olarak ortaya çıksa da pekala yükselme olarak da dönüşüm sağlanabilir.
Şimdi kavramsallaştırdığımız bu dönüşümü; “Yav arkadaş, ülkede onca yanlış yapıldı hala şu kadar oy nasıl alır bu adamlar?” diyen seçmenle, “Yapılan onca güzel şeyi görüp de nasıl hala karşı çıkıyor bu nankörler?” diyen seçmene uygulayalım. Muhalif seçmen, şimdiki normalinin önceki normalinden düşük olduğu için muhalefet ediyor. İktidarı destekleyen seçmenin ise şimdiki normali önceki normalinden kat ve kat daha yüksek.
Son olarak bir de toplumun en üst gelir tabakasın oluşturan %10 konformist bir seçmen tabakası var. Onların normalleri ise hiç bir zaman değişmediği için aslında normların oluşmasında katkıları olduğu için her gelen iktidarı desteklemişlerdir. Ben seçmenin oy verme tercihlerinin burada gizli olduğunu düşünüyor ve muhalefete; buralarda etkin bir çalışma yürütürlerse iktidar olabileceklerini, iktidara ise iktidarını korumak için bu dengeyi korumaya devam etmesini öneriyorum.
İnce’nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz Süleyman bey?
Whatsapp’tan cevap verdim. 🙂