Hıçkırık (Hichki) : Bataklıkta inci arayışı
Hüzünlü ve yalnız bir bayram günü ilham verici bir eğitim filmi olan Hıçkırık (Hichki) hakkındaki düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Hichki, Siddharth P.Malhotra tarafından yönetilen, Malhotra, Ankur Chaudhry, Ambar Hadap ve Ganesh Pandit tarafından yazılan, başrolünü Rani Mukerji’nin oynadığı 2018 Hint yapımı bir drama filmidir.
Hikayenin baş kahramanı olan Naina Mathur (Rani Mukerji), Tourette sendromlu bir kızdır ve büyüyünceye kadar, özellikle okulda yaşadığı zorluklar sonucunda hayatındaki tek amaç öğretmen olup öğrencilere ders vermektir.
Adını, Fransız nörolog Georges Gilles de la Tourette’dan (1857-1904) alan Tourette sendromu, çocuklukta veya ergenlikte başlayan yaygın bir nörogelişimsel bozukluktur. Çoklu hareket (motor) tikleri ve en az bir vokal (fonik) tiklerdir. Yaygın tikler; göz kırpma, öksürme, boğaz temizleme, koklama ve yüz hareketleridir. Bunlar tipik olarak etkilenen kaslarda istenmeyen bir dürtü veya duyumdan önce gelir, bazen geçici olarak bastırılabilir ve karakteristik olarak konum, güç ve sıklıkta değişiklik olabilir.
Eğitim hakkı kanunu kapsamında, gecekondu mahallesinde yıkılan devlet okulunun öğrenciler, meşhur bir özel okul olan St. Notker’s School bünyesinde oluşturulan yeni bir sınıfa taşınmıştır. 9-F sınıfının haylaz öğrencileriyle hiç bir öğretmen baş edememiş ve sürekli istifa edip ayrılmıştır. Okul, gerekli olan öğretmen ihtiyacını karşılamak için sürekli öğretmen olmak için okullara başvuran ama hastalığı yüzünden bir türlü kabul edilmeyen Naina Mathur’u yeni öğretmen olarak işe alır ve macera burada başlar.
Aslında bu hikaye bize biraz tanıdık geliyor. Naina Mathur, Hababam Sınıfı’nın Mahmut Hoca’sı, St. Notker’ın 9-F sınıfı da Özel Çamlıca Lisesi’nin 6 Edebiyat A sınıfı öğrencileridir.
Filmde, idealist bir eğitimcinin kenar mahalle öğrencilerinden kaliteli bir birey yetiştirme arzusunu izliyoruz. Bu anlamda Bayan Mathur’un film boyunca bataklıkta inci aradığını ve bu zor süreci de filmin sonunda başarıyla tamamlandığını söyleyebiliriz.
Biraz da filmin felsefesinden bahsedecek olursak eğer, dezavantajlı grupların sosyal yaşam içinde çektiği zorluklardan daha ziyade eğitim sistemine dikkat çektiğini söyleyebilirim. Baskıcı, değişmeyen sert kurallardan oluşan adeta katolik bir eğitim anlayışının karşısına, kalıplarından sıyrılmış ve statükoya meydan okuyan protest bir eğitim anlayışı çıktığını görüyoruz. Elbette burada doğrusu şu diyebilecek durumda değilim. Konunun uzmanları bu konuda daha iyi bir açıklama getireceklerdir muhakkak ancak izlerken biraz abartılsa da mevzunun çok iyi bir şekilde dramatize edildiğini ve verilen mesajların doğru olduğunu söyleyebilirim.
Dünyada insan hikayeleriyle önce çıkan İran filmleri gibi, son dönemde eğitim odaklı Hint filmlerinin öne çıktığını ve yakında Bollywood’un bu konuda liste başı olacağını öngörmek hiç de zor değil.
Son olarak, her zaman olduğu gibi, Türk Sineması için de sitemlerimi dile getirerek bitirmek isterim. Zengin kız – fakir oğlan, ağa/hanımağa – maraba, aşk adı altında kimin eli kimin cebinde belli olmayan cinsel konseptler ile kan ve silah arasına sıkışmış sinemamızın belki de tek çıkış yolu böyle hikayelerin peşine düşerek küresel düzeyde başarıya ulaşmaktır. Aksi halde milyonlarca lira ve zaman çöpe atılmış olacaktır.
Filmde hoşuma giden bazı replikleri de aşağıya bırakıyorum ki okuyup üzerinde düşünebilelim. Belki ibret alırız!
Okulda çok sevdiğin bir öğretmenin var mıydı? Peki onun maaşını hatırlıyor musun?
Sıradan bir öğretmen, sadece öğretir. İyi bir öğretmen, öğrettiği şeyleri anlamanızı sağlar.
Bu hastalık sadece konuşmamı etkiliyor, zekamı değil.
Sizin en usta olduğunuz şey; suçu, şartlarınıza atmak.
Korkularınız sizin gücünüzdür. Gitmelerine izin verin ki sizlerde onlar gibi uçabilesiniz.
Sevgili kızım, mükemmellik eğlenerek kazanılmaz, sıkı çalışmak gerekir.
Kötü öğrenci diye bir şey yoktur.
Onun sadece ağzı kekeme, senin kalbin kekeme.
Siz, bizim için yeryüzündeki kutup yıldızımızsınız.
Anne-baba için dünyadaki en önemli şey, çocuklarının karşısına çıkan sorunları çözebilmek.
Yanlış öğrenen bir öğrencinin notu kırılır ama yanlış öğreten bir öğretmenin notunu kimse kırmaz.
Neden ile neden olmasın arasındaki fark, bir hıçkırık kadar.