Konfor Alanı psikolojisi

Konfor Alanı, insanın kendini halihazırda aşina hissettiği bir ortamda, her şeyi kontrol edebildiği yanılgısına düştüğü ve kendini rahat hissettiği 3 ayrı fazdan oluşan psikolojik evredir.

1. Konfor Alanı

Minimum stres, rahatlık ve durağanlığın hüküm sürdüğü evre. Bu alan insanın farkında bile olmadan içinde yaşamını sürdürmeye çalıştığı bir yerdir. Sizi gelişimden uzaklaştırır. Ayrıca, değişime karşı direnç göstermenize neden olur. Bir süre sonra bu alandaki hiçbir şey size heyecan vermemeye başlar, hayatınızda monotonluk hakim olur.

Hemen bir örnek verelim. Diyelim ki, evinizin bir köşesinde yıllardır bir piyanonuz var. Hep benzer parçaları çalıyorsunuz ve doğal olarak hepsini özümsemiş siniz. Biraz da çekingensiniz; bu yeteneğinizi kalabalık bir grup karşısında sergilemeyi çok tercih etmiyorsunuz. Genelde tek başınızayken piyanonuzun başına oturuyorsunuz. Zaman içerisinde, hep aynı şarkıları tek başınıza çalmanız, bu alana karşı olan heyecanınızı öldürecektir. Piyano tuşlarının başına geçme sıklığınız azalacaktır. Gelişim ve heyecan ortadan kalkacak, bu enstrüman üstü tozlu bir monotonluk abidesine dönüşecektir.

2. Optimum Performans Alanı

Araştırmalar doğru derecede stresin insanın performansını artırdığını gösteriyor. Bu alan gelişimin, hareketin ve heyecanın olduğu evreye karşılık geliyor. Biz bu bölgeyi “Sihirli Alan” olarak adlandırıyoruz.

Bu alanda bulunan bir piyanist durmadan yeni eserler öğrenmeye çalışır. Bundan zevk alır ve repertuarını geliştirmekten büyük mutluluk duyar. Yeni tecrübelerini arkadaşlarına mini konserler vererek taçlandırır. Gün gelir bir salonda tanımadığı yüzlerce kişiye bir konser verme şansı yakalar. İşini ciddiye alır ve çok iyi hazırlanır. Sahneye çıktığı o an, çalacağı tüm eserleri yürekten bilmesine rağmen yüreği pır pır eder. Bu stres seviyesi onun kendisini daha da geliştirmesini ve sahnede yıldızlaşmasını sağlayacaktır. Aslında o an yaşadığı şey stres değil, tam anlamıyla “güzel bir heyecan”dır.

3. Tehlikeli Alan

Yüksek derecede stres ve kaygının hüküm sürdüğü, bocalamanın ve kararsızlığın kendini gösterdiği evreye karşılık gelir. Biz bu bölgeyi “Felç Alanı” olarak adlandırıyoruz.

İlk maddedeki, konfor alanına saplanmış piyanisti bir düşünün. Enstrümanını kendi köşesinde çalarken, bir gün arkadaşlarının onu motive etmesiyle bir konserde performans gösterme kararı almış olsun. Bu kişi, kuvvetle muhtemel konser tarihine kadar ağırlıklı olarak “nasıl olur da böyle bir belayı başıma alırım” şeklinde kendini suçlayacaktır. Çalışarak, zaten hakim olduğu konuyu geliştire bilecekken, hayatına farkında bile olmadan farklı öncelikler dahil edecektir. Sonunda, o gün geldiğinde ise ne sahneye çıkmak isteyecektir, ne de başarılı olabilecektir. Hissettiği yüksek kaygı nedeniyle bu kişi normalde yapabildiği şeyleri bile yapamaz hale gelecektir. Sonunda, bu yüksek stresle baş edemeyip, yine konfor alanındaki sınırlar dahilinde piyano kariyerine devam edecektir.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir