Antikythera Düzeneği

Antikitera düzeneği (Yunanca: Αντικύθηρα, Türkçe söylenişi: Adikitira), astronomik konumları hesaplamak için tasarlanan eski mekanik bir hesap makinesidir.

Antikitera düzeneği (Yunanca: Αντικύθηρα, Türkçe söylenişi: Adikitira), astronomik konumları hesaplamak için tasarlanan eski mekanik bir hesap makinesidir. 1900-1901 yılları arasında Girit ve Mora Yarımadası arasında bulunan Yunan Küçük Çuha (Antikitera) adası yakınlarında keşfedilmiş Antikitera batığından çıkarılmıştır.

1900 yılında, Elias Stadiatos adlı bir Yunan süngerci, Yunanistan’da Antikitera adlı küçük bir adanın yakınlarında, eski çağlardan kalma bir batık keşfetti. Bu yaklaşık MÖ 87 yılında batmış bir yük gemisiydi. Denizin dibinde, batığın çevresine saçılmış heykeller, süngerciyi çok etkilemişti. Geminin taşıdığı yükler arasında, mücevherler, çömlekler, mobilyalar, bronz eşyalar ve amforalar dolusu şarap vardı.

MÖ 1. yüzyılda yaşayan insanlar için lüks tüketim malları taşıyan bir gemiydi bu. Batıktan çıkarılanlar arasındaki en değerli bulgu, içinde tuzlu suyun etkisiyle bozunmuş, ezilerek iç içe geçmiş çarklar bulunan tahta bir kutucuktu. Yaklaşık bir ayakkabı kutusu büyüklüğündeki bu kutunun içinde, bir tür mekanik düzenek bulunuyordu. Batığın bulunduğu yıllarda, ahşap buluntuları korumaya yarayan yöntemler henüz olmadığından, kutu çıkarıldıktan kısa bir süre sonra bozularak yok oldu.

Bugün “Antikitera Düzeneği” olarak adlandırılan bu aygıtın ne işe yaradığı hâlâ tam olarak bilinmemekteir. Kesin olarak bilinen, onun, MÖ 1. yüzyıl teknolojisinin ipuçlarını veren eşsiz bir bulgu olduğu. Antikitera düzeneği, bilinen en eski çarklı düzenektir. Keşfedildiği günden bu yana bilim ve teknoloji tarihçileri için gizemini koruyor. Düzenekle ilgili en çok kabul edilen görüş, kimi gök cisimlerinin gökyüzündeki konumlarını modellemeye yarayan bir tür “analog bilgisayar” olduğu. (Analog bilgisayar, birbirinin ardı sıra değişen nicelikleri ölçerek işlem yapan aygıtlara verilen isim. Örneğin, sayısal hesap makineleri geliştirilmeden önce hesap yapmada kullanılan “facit” adlı mekanik hesap makineleri gibi.) Düzeneğin en çarpıcı yönü, birbirine bağlı çarklardan oluşan bu sistemin, bu kadar eski bir zamanda geliştirilmiş olması. Çünkü, daha önceleri bu sistemin ilk kez 16. yüzyılda geliştirildiği sanılıyordu.

1959 yılında, Yale Üniversitesi’nden Derek J. De Solla Price adlı bir bilim tarihçisi, bu düzeneği anlatan bir bilimsel makale kaleme aldı. Bu makalede, düzeneğin işleyişiyle ilgili çizimlere de yer verdi. O sıralarda, Yunan arkeologlar, gama ışınları yardımıyla düzeneği incelemeye başlamışlardı. Solla Price, aygıtın, Eski Yunan gökbilimci Rodoslu Geminus tarafından yapılmış olduğunu öne sürdü. Bu tezi, dönemin öteki uzmanlarınca kabul edilmedi. Çünkü, o dönemin uzmanlarına göre, Eski Yunanlar böyle bir düzeneği yapmak için gerekli kuramsal bilgilere sahip olsalar dahi düzeneği tasarlayacak ve çarkları yapacak teknolojiye sahip değillerdi.

1990’lı yıllarda, Avustralyalı bilgisayar bilimcisi Allan George Bromley, Sidney’deki bir saatçiyle birlikte Antikitera Düzeneğinin bir kopyasını yapmaya çalıştı. Ancak, bunda tam olarak başarılı olamadı. Çünkü düzeneğin bazı bölümlerinin ne işe yaradığını bulamadılar. Daha sonra, John Gleave adlı bir İngiliz gökbilimci, aygıtın parçalarını yeniden yaparak bunları çalışır bir düzenek ortaya çıkacak biçimde bir araya getirdi. Ortaya çıkan aygıtın ön yüzünde, Güneş’in ve Ay’ın gökyüzünde yıl boyunca değişen konumları gösteriliyordu. Arka yüzündeyse, Eski Yunanların yıl ve ay kavramlarına göre yıllar ve aylar gösteriliyordu.

2002 yılında, Londra’daki Bilim Müzesi’nde çalışan Michael Wright adlı bir uzman, Allan G. Bromley’den de yardım alarak Antikitera üzerinde çalışmaya başladı. İki uzman, “linear tomografi” adlı özel ve gelişmiş bir görüntüleme yöntemiyle düzeneği yeniden incelediler. Düzeneği oluşturan çarkların çok ayrıntılı görüntüleri elde edildi. Wright, bu bilgiler ışığında düzeneğin çalışır bir kopyasını yaptı. Bu yeni düzenek, yalnızca Ay’ın ve Güneş’in hareketlerini değil, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ün hareketlerini de gösteriyordu. Eski Yunanlar’ın bildiği tüm gökcisimleri bunlardı.

Uzmanlara göre Antikitera Düzeneği, yalnızca gökcisimlerinin konumunu göstermekle kalmıyor, çeşitli olayların yıl dönümlerini hesaplamada da kullanılıyordu. Ancak, öncekiler gibi bu yeni düzeneğin de aslına ne kadar uygun olduğu belki de hiçbir zaman bilinemeyecek. Yine de, düzeneğin bu son hâli, kimi eski yazarların Eski Yunan dünyasına ilişkin anlattıklarıyla da tutarlılık gösteriyor. Örneğin, MÖ 1. yüzyılda Cicero, Poseidoneus adlı arkadaşının yaptığı bir aygıttan söz ediyordu. Bu aygıt, Güneş’in, Ay’ın ve beş gezegenin gökyüzündeki konumlarını gösteriyordu.


Antikitera Düzeneği, Eski Yunanlar’ın karmaşık mekanik düzenekler yapmaya yarayan teknolojiye sahip olduklarını gösteriyor. Kimi uzmanlara göre bu teknoloji, daha sonra Arap dünyasına geçmiş, oradan da Avrupa’ya taşınmıştı. Bugün, Antikitera Düzeneğinin aslı, Yunanistan’ın Atina kentindeki Ulusal Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Yanında da, uzmanlar tarafından yapılmış çalışır bir kopyası bulunuyor. Düzeneğin bir başka kopyasıysa, ABD’de, Montana’daki Amerikan Bilgisayar Müzesi’nde sergileniyor.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir