Zeytin dalı ve güvercin sembolizmi

Bugün, birçok sosyal harekete ilham kaynağı olmuş Zeytin dalı ve güvercin sembolizminin nereden geldiğini öğrenip, belkide bilmediğimiz geçmişimize şaşkınlıkla merhaba diyeceğiz.

Zeytin dalı, Antik Yunanistan geleneklerine dayanan ve Batı kültüründe barışı veya zaferi simgeleyen sembol olarak bilinir. Hikayeye göre; Yunan mitolojisinde Athena, Atina’nın sahibi olabilmek için Poseidon ile yarış içerisindedir. Bu amaç doğrultusunda Poseidon, üç dişli mızrağını Akropolis’e saplayarak deniz suyunun fışkırmasını sağlayarak şehre sahip olur. Athena ise buna karşılık şehre bir zeytin ağacı diker. Zeus’un başkanlığını yaptığı, tanrı ve tanrıçaların huzurunda kurulan mahkemede yeryüzüne daha güzel bir hediye verdiği belirlenen Athena haklı bulunur. Böylece bölgeye zeytinin ilk getirilişi Athena’ya mal edilir. Tüm bunlara dayanılarak Antik Yunanistan’da gelinlere zeytinden yapılan bir taç giydirilir ve Antik Olimpiyat Oyunları’nda birinciler zeytin dalıyla ödüllendirilirdi.

Fakat şimdi sıkı durun. Aslında Zeytin Dalı bir Türk Mitolojisinden alınma bir semboldür. Türk mitolojisindeki Nama (Namu veya Yıma), Altay inancında Nuh Peygamber veya benzer özellikler taşıyan bir kişidir. Tahmin edebileceğiniz gibi birçok kültürde bulunan Tufan’la ilgili bir anlatım, Nama’da da vardır. İşte zeytin dalı burada da geçmektedir.

Nama’nın özellikle kuşlarla olan öyküsü çok özgündür. Benzer bir tufandan sonra sular çekilmeye, denizler alçalmaya başlayıp gemisi bir dağa oturduğunda ilk önce bir kuzgunu pencereden serbest bırakır ama geri dönmez. İkinci gün alakargayı dışarıya gönderirler, gelmeyince üçüncü gün saksağanı salar fakat o da geri gelmez. Dördüncü günün akşamında güvercini uçurur pencereden; hava kararmadan ağzında bir zeytin dalıyla gemiye girince, Nama bu kuşu kutlu kılması için Tanrı’ya yakarır. O günden sonra güvercinler insanların evlerine girdi, ulak olarak haberlerini götürdü getirdi. Kuzgunun ve alakargayla saksağanın ne yaptıklarını sorduğunda; birinin ölmüş hayvanların leşlerini yediğini, diğerinin sağa sola birikmiş çöpleri karıştırdığını ötekinin de su yüzüne çıkan malları çaldığını öğrendi güvercinden Nama. O üçüne kargışta bulunarak, güvercine ise alkıyarak, o anda ne yapıyorlarsa Dünya durdukça aynı şeyi yapmalarını diledi; kuzgunlar leş yemeye, alakargalar çöp karıştırmaya ve saksağanlar da hırsızlığa mahkûm edildiler. Güvercin ise insanlara habercilik yapmaya, evlerde yaşamaya hak kazanmıştı. O yüzden o günden beri de öyle yapar dururlardı. Güvercin’in tüm Dünyada pek çok toplumda Talih ile ilgili sayılması belki de bu nedenledir. Nuh insanların ikinci atası kabul edilir. Çünkü Büyük Tufan’dan sonra insanlar onun soyundan türemiştir. Yeryüzünde benzer biçimlerde varolan tufan söylencelerinin başkişisi olarak Hristiyanlık ve İslamiyetin de yayılması sonucu hemen her kültürde bilinmektedir.

Tarih boyuna tüm kültürlerin birbirlerinden etkilendiği gerçeğini de elde tutarak, medeniyetleri yarıştırmak istemem ama yüzyıllardır zihinlere kurşun gibi kazınmış olan bu zeytin dalı ve güvercin sembolizmin aslında özümüzden gelen bir Türk sembolizmi olduğunun da altını çizmek gerekir.

Bu yazımda, işte bu bilinçle tarihi, akıl ve izan süzgecinden geçirip hamaset yapmadan doğruya ulaşabilen bir nesil için bilgi ağında ipuçları bırakmak istedim.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir