Türk hakanıyla, Müslüman komutan arasındaki tartışma
Prof. Dr. İbrahim Maraş'ın, Cahız'ın, Türk hakanıyla Müslüman komutan arasında geçen konuşma üzerinden, Türklerin Müslüman oluşunu anlattığı anekdot.
Prof. Dr. İbrahim Maraş’ın, Cahız’ın, Türk hakanıyla Müslüman komutan arasında geçen konuşma üzerinden, Türklerin Müslüman oluşunu anlattığı anekdot.
Öncelikle şunu söyleyelim; Türkler kılıç zoruyla değil, kılıca rağmen Müslüman oldular diyebiliriz. Bunun da sebebini yapılan araştırmalar şöyle gösteriyor ki Türkler ilk 650ʼli yıllarda Müslüman Araplarla karşı karşıya geldiler, hemen hemen 750ʼli yıllara kadar da çok ciddi bir İslamlaşma durumu olmadı. Türklerin en ciddi, büyük topluluklar halinde Müslümanlaşması esasında Araplarla Türklerin karşılıklı daha iyi anlaştıkları, dostane ilişkiler kurdukları dönem yaşanmıştır. Onun için genelde sorunuzda da hissedilen bir yanlış algı var. Türkler Müslüman Arap fetihlerinin sonucu mu Müslüman oldular? Hayır. Bu ikisi birbiriyle tam olarak örtüşmez. Hatta sadece Buharaʼyı değil, Kazan bölgesini yani İdil Ural bölgesini düşündüğümüzde de Türklerin aslında bir çok sebepten Müslümanlaştığını söyleyebiliriz. Bunlardan bir tanesi Türkler ticari ilişkiler, dostane ilişkiler sayesinde Müslümanlaşmışlardır. Bir diğeri Türklerin eski inanışları, tek tanrı inanışına çok yakın bir inanıştı. Aynı zamanda Türkler tek tanrı inanışı dışında, akılcı ve sezgici bir anlayışa da sahiptiler. Metafizik bir Tanrı anlayışları vardı. Ahlaki anlayışları da buna mukabil hemen hemen Müslümanlarla eş değerdi. Bu konuda Cahızʼın Hilafet Ordusunun Menkıbeleri, Türklerin Faziletleri kitabında bir anekdot olarak anlattığı Türk hakanıyla, Müslüman komutan arasındaki tartışmada Türklerin ahlak esaslarının, Müslümanların ahlak esaslarıyla hemen hemen tamamen örtüştüğü ile ilgili bilgiler var. Bu da bizim için Türklerin neden Müslüman olduğuyla ilgili oldukça şaşırtıcı bir iddiadır. Bir de gözden kaçırılan bir husus var ki Türkler Müslümanlığı kabul etmeden önce de Budist, Maniheist gibi bir takım geleneklere sahiptiler. Burada da metafizik bir tanrı anlayışı zaten söz konusuydu. Dolayısıyla Türklerin İslamʼı kabul etmesi o kadar çok zor olmadı. Ayrıca bir husus daha var, niye kılıca rağmen Müslüman oldu diyorum? Türkler, Emeviler tarafından Müslümanlaştırıldığında birkaç istisnası dışında bir çok Emevi vali Türklere çok büyük zulmettiler. Haksız yere bir anda öldürülen binlerce Türkün Müslüman olmasına rağmen öldürüldüğünü görüyoruz. Müslümanlığı kabul ettiği halde Hristiyanlardan, Zımmilerden alınan cizye vergisi alındığına şahit oluyoruz. Bunu engelleyen valiler, halifeler oldu ama maalesef cizyenin Türklerden alınması belli aralıklarla devam etti. Türkler buna rağmen Müslüman oldular. Yani devamlı üstlerinde siz Müslüman olmayın, sizden vergi almaya devam edelim şeklinde bir baskıya rağmen topluluklar halinde Müslüman oldular. Son olarak şunu da söyleyebilirim; Türkler ilginç bir devlet anlayışına sahip. Bu Orhun kitabelerinde de görülebilir, liderleri Türkler için çok önemlidir. Eğer liderleri adil olursa Tanrıʼdan kut aldığına inanıyorlar. Bu bağlamda Türklerin mesela Kuteybe Bin Müslüm döneminde de, sonraki dönemde de Türk idarecilerin Müslümanlığı kabul etmeleri, halkın da Müslümanlaşmasını çok kolaylaştırmıştır. Nitekim Satuk Buğra Hanın Müslüman olması, büyük kabileler halinde Müslüman olmamızı sağladığı gibi İdil Bulgar Devletinde de Almasaʼnın Müslümanlaşması o coğrafyanın hemen hemen tamamının Müslümanlaşmasını sağlamıştır. Ayrıca ticari ilişkilerin, medeniyet ilişkilerinin veya başka ilişkilerin de etkisi göz ardı edilemez. Ama piyasada genelde Türklerin katledildiği, zorla Müslüman yapıldığı gibi yanlış bir algı var. Aslında bu bilgi doğru bir bilgi değil. Tam zıttı diyebilirim. Sonuç olarak Türkler kılıca rağmen, baskıya rağmen Müslüman olmuşlardır.
Prof. Dr. İbrahim Maraş