Oyun Teorisi – Mete Gündoğan
Bu yazımda, Necmettin Erbakan’ın 25 yıl danışmanlığını yapmış Mete Gündoğan’ın, Oyun Teorisi adlı kitabı ile ilgili düşüncelerimi ve aldığım notları paylaşacağım.
Halen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Gündoğan’ın Mayıs 2018 tarihinde yayımlanan Oyun Teorisi adlı kitabı, aslında istatistik, sosyal bilimler, biyoloji, mühendislik, siyasi bilimler, bilgisayar bilimleri kullanılan meşhur bir teori olan Oyun Teorisi veya Oyun Kuramı’ndan mülhem bir yapıt.
Gündoğan hoca; bu evrensel kuramı alıp, ülkemizde yaşanan ve bizi de etkileyen dünyadaki gelişmelere vurduğunda ortaya çıkan çarpıcı gerçekleri göstermek istemiş. Yani yaşanan olayları oyun teorisi ile değerlendirirsek neler olacağını göstermiş.
Şimdi isterseniz öncelikle aldığım notlar ile meseleyi anlamaya çalışalım ve sonunda da kitapta verilen örnekler üzerinden nerede olduğumuzu ve aleyhimize olan bu kurgudan nasıl kazanan taraf olarak çıkabileceğimize bir bakalım.
Tutuklular İkilemi
Diyelim ki benzer suçlardan tutuklanmış 2 kişi var. Bu tutuklular, birbirlerinin söylediklerinden habersiz bir şekilde savcılığa ifade vermektedirler. Her ikisinin de iki seçeneği vardır. İnkar etmek veya itiraf etmek. Her ikisi de inkar ederse her ikisi de en basit suçlamadan dolayı birer yıl hapis yatacaktır. Her ikisi de itiraf ederse bu durumda 2’şer yıl hapis yatacaklardır. Biri inkar eder, diğeri de itiraf ederse; inkar eden 10, itiraf eden 1 yıl hapis yatacaktır.
Bu durumda birbirlerinin ne söylediklerinden habersiz olan tutuklular için en iyi strateji nedir? İnkar etmek mi yoksa itiraf etmek mi?
Her bir tutuklunun kendi kazancı doğrultusunda hareket edeceği öngörülmektedir. Neticede suçlarını itiraf etmeyi tercih edeceklerdir. Aksi takdirde birinci tutuklu inkar etse ve ikinci tutuklu itiraf etse, bu durumda birinci tutuklu 10 yıl ceza alacaktır. Diğer yandan birinci tutuklu itiraf etse ikinci tutuklu da itiraf etse; her ikisi de 2’şer yıl hapis cezası alacaktır. Kısacası her ikisi için de en uygun ve en mantıklı seçim suçunu itiraf etmek olacaktır. Burada oyuncuların amaçları, diğer oyuncudan bağımsız olarak kendi kazançlarını maksimize etmektir. Yani bir nevi oyuncuların akılcı davranacağı düşünülür. Rasyonalite de elde edilebilecek en iyi kazançtan yana olmaktır.
Nash Dengesi
Oyunlar teorisinde ve diferansiyel geometri alanında köklü değişiklikler yapmış Amerikalı matematikçi John Forbes Nash tarafından geliştirilen Nash dengesi, karşı taraf için de en iyisini hesaba katarak ortaya çıkarılacak çözüm stratejisini bulma üzerine kurulmuştur.
O yüzden bir strateji oluştururken, tutuklular ikileminden hareketle sadece kendi menfaatimizi değil, rakibimizin de menfaatini gözeterek, onun nasıl davranacağını hesap edip, her ikimizin de hayrına olacak bir Nash dengesi oluşturup hamlemizi ona göre yapmalıyız.
Guguk Kuşu
Bildiğiniz gibi yumurtlayacak olan kuşlar öncelikle yuvalarını hazırlarlar. Gagalarıyla topladıkları çalı, çırpı, saman, çamur gibi ne varsa getirip yuvalarını örerler. Bazıları eşleri ile birlikte, bazıları da yalnız başlarına yuvalarını yaparlar. Eğer yuvaları çeşitli dış sebeplerle yıkılmazsa dişi kuş, vakti gelince yuvaya oturur ve yumurtalarını yapar, sonra da kuluçkaya yatar. Yani yumurtaların üzerine oturarak onları belli bir ısıda tutar. Belli bir süre sonunda yumurtanın içindeki yavru büyüyüp kabuğunu kırar. Bu kuluçkaya yatma sırasında da ana kuş zaman zaman 5-6 dakikalığına yuvasından ayrılıp tekrar geri gelir.
İşte böyle bir durumda onları uzaktan gözetleyen bir dişi kuş daha vardır. O kuş guguk kuşudur.
Guguk kuşu, ana kuş yumurtaların üzerinden yani kuluçkadan kısa sürede olsa ayrıldığında hemen yuvaya gelip var olan yumurtalardan birini yuvadan atar. Sonra da hemen kendi yumurtasını onun yerine yapıp gider.
Ana kuş, yuvaya döndüğünde yine var olan yumurtaların üzerinde kuluçkaya yatmaya devam eder. Hepsinin kendi yumurtası olduğunu varsayarak hiçbir şey olmamış gibi işini sürdürür. Yaklaşık 12 gün sonra yumurtadan ilk çıkan kuş, guguk kuşu olur. Yumurtadan çıktıktan sadece bir gün sonra ve büyük bir gayretle diğer yumurtaları yuvadan aşağıya atar. Atar ki hem tek başına kalsın ve annesinin bütün ilgisi kendisine olsun hem de bir an önce büyüyüp yetişsin. Anne kuş, yavrum diye guguk kuşunu besler ve belli bir süre sonra uçuş talimleri yaptırmaya başlar. İşte tam o sıralarda ana guguk kuşu gelip genç yavrusunu alır ve gider.
Guguk kuşları bu hilelerini uygulamak için ardıç kuşu, sığırcık kuşu, karga gibi birçok kuş çeşidini kullanabilirler.
Etkileme Türleri
Birincisi, rakip oyunculara menfaat sağlayarak veya tehdit ederek onların kararlarını ve hislerini etkilemek. Bu çok klasik ve çok eskiden beri bilinen bir yoldur. Anadolu’da yaygın bir deyim vardır: Masa, kasa, nisa şeklinde. Masadan kasıt, makam ve mevkidir. Yani bir oyun geliştiriyorsanız, rakip oyuncuyu ona bazı makam ve mevki teklifleri ile etkileyebilirsiniz. Kasadan kasıt, rüşvet ve haksız menfaat sağlamadır. Rüşvet, en eski ve yaygın etkileme yöntemidir. Nisa’dan kasıt da kadınlardır ve izaha gerek yoktur. Her üç yöntem de binlerce yıldır kullanılmaktadır.
İkincisi, son birkaç yüzyıldır kullanılmakta olan bir yöntemdir. İnsanları kendi kültür ve medeniyet kodlarınıza göre yetiştirir ve tekrar kendi toplumlarına geri gönderirsiniz. Bunun için, hem hakim kültür olarak kendi kültür ve medeniyet değerlerinizi yaygınlaştırmaya çalışırsınız hem de rakip oyuncuları siz eğitirsiniz. Bugün her ikisi de birlikte yapılmaktadır. İddiası olan ülkeler, diğer ülkelerin çocuklarına eğitim bursları vererek onları yetiştirmektedirler. Buradan sağlayacakları en büyük avantaj, rakip oyuncuların karar verme desenlerini bilmektir. Çünkü onları siz yetiştirdiniz.
Üçüncü ve son bir yöntem de kendi adamınızı rakip oyuncu yapmanızdır. Öyle bir oyun düşünün ki bütün oyuncuların hepsi aynı ekip. Yani siz, kendi ekibiniz den birine karşı oynuyorsunuz. Muhteşem bir kriptolojik kurgu. Rakibiniz aslında sizinle aynı amaçlara hizmet eden biri oluyor. Siz ve rakibiniz, sizin için hangi strateji en büyük getiriyi sağlıyorsa onu tercih ediyorsunuz. Siz açıktan yapıyorsunuz, o ise gizliden gizliye yapıyor. Size karşı oynuyormuş gibi gözükerek size hizmet ediyor.
Amerikan Bakışı
Amerikalılar, dünyadaki ülkeleri; “have”, “have not” ve “have but in others hands” şeklinde üçe ayırırlar.
Birinci kategoridekiler, “have” yani sahip olanlardır. Doğuştan miras ya da çalışarak bir şeylere sahip olmuş olan insanlardır bunlar. Sahip oldukları şey maddi zenginlik olabildiği gibi insani bir yetenek ya da bir kabiliyet de olabilir.
İkinci kategoridekiler, “have not” yani sahip olmayanlardır. Bunlar fakir insanlar olabildiği gibi herhangi bir yetenekten yoksun insanlar da olabilirler. Bu kategorideki insanlara Afrika’daki ağaçları örnek verebileceğimiz gibi doğalgaz ve petrol bakımından Türkiye’yi de örnek verebiliriz.
Üçüncü kategoridekileri ise, “have but in others hands” yani sahip ama sahip olduğu şey başkalarının elinde diye tanımlanır ve kendilerinin bu kategoriye ait olduğunu söylerler.
Şimdi bu usulle dünyaya baktığınızda, aslında her şeyin Amerikalılara ait olduğunu düşünebilirsiniz. Örneğin, Ortadoğu petrol yataklarını Araplar sahiplenirler ama Amerikalılar şöyle düşünür: Bunlar bizim petrol yataklarımız ama şu anda Arapların elinde.
Oyun İçinde Oyun
Mete Gündoğan, bu kitabında; etrafımızda gelişen olayları sadece oyun teorisi ile analiz edebileceğimizi gösteriyor. Örnek olarak ABD’de görülmekte olan Reza Zarrab davasını ele alıyor. Bu davanın aslında farklı bir oyun kurgusunun bir alt stratejisi olduğunu ortaya koyuyor. Onun da aslında Türkiye’nin kuzeyinde kurulmak istenen koridorun hazırlığı olarak görüyor. Bu koridoru da Büyük Ortadoğu Projesine (BOP)’nin alt stratejisi olarak sunuyor. BOP’u da rahmetli Erbakan’ın uzun yıllar dillendirdiği Büyük İsrail Projesi’ne giden yolda kurgulanmış bir oyun olarak ortaya çıkarıyor. En nihayet, esas amacın ise yani bütün oyunların amacı olan ana oyunun; tek devlet düzenini hedefleyen Yeni Dünya Düzeni oyun kurgusu olduğunu iddia ediyor.
Sonuç itibarıyla olayların aslında Matruşka bebekleri gibi birbirinin içerisine gizlenmiş stratejiler olduğunu ve adeta oyun içinde bir oyun sergilendiğini düşünen Gündoğan, bunun ancak oyun teorisi düşünce sistemiyle kavranabileceğini anlatıyor. Buna karşı önlem alınabileceğini ve mümkünse karşı oyun oluşturulabileceğini, örneklerle anlatan Mete Hoca’nın düşünceleri bu açıdan değerlendirildiğinde çok faydalı analizler içeren ülkemizde ve dünyada gelişen olayları değerlendirirken size farklı bir bakış açısı kazandıracak bu kitabı herkese tavsiye ediyorum.