Osman Bey’in Gerçek Adı ve Müslüman Oluşu

Geçtiğimiz günlerde, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurucusu Osman Bey’in gördüğü, Çınar Ağacı rüyası ile Babil Kralı Nebukadnezar’ın Tevrat’ta aktarılan rüyası arasındaki benzerliğe dikkat çekmiştim. Konu hakkında araştırma yaparken farklı metinler olduğunu görünce, konuyu derinlemesine incelemeye karar verdim.

Edindiğim bilgiler sonucunda, rüyadan önce yaşananların çok farklı anlatıldığını fark ettim ve bu farkı da yine Kuran’dan öğrendiğim bir metotla (tilavet) sizlerle paylaşmak istedim.

Konu hakkında yapılan basit bir arama motoru sorgusunda karşımıza şöyle bir metin çıkıyor; “Osman Bey, 20’li yaşlarındayken bir sefer dönüşü Şeyh Edebali’nin ısrarı üzerine bir geceliğine Şeyh Edebali’nin tekkesinde kendisine özel olarak ayırtılan bir odada kalmış. Osman Bey tam yatacağı sırada odanın bir rafında Kuran-ı Kerim görmüştür. Bunun üzerine Osman Bey Kuran’a edepsizlik etmemek adına Kuran-ı Kerim’i alıp okumaya başlamış bir zamandan sonra artık gözleri uykuya dayanamamış ve kucağında Kuran’la uykuya dalmış.

Metnin kaynağı üzerine yaptığım araştırmada hikayenin ilk defa Âşıkpaşazâde tarihinde nakledildiğini fark ettim. Ancak konu hakkında akademik literatürü tararken, Huriye BOSTANOĞLU tarafından MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi için yazılan; “Tarih Yazımında Meşruiyetçilik Anlayışının Osmanlı Kroniklerine Yansıması” konulu bir araştırma makalesine ulaştım.

Makaledeki, orijinal kaynaklardan aktarılan metni aynen yazıyorum ve kaynaklarını da arkasına ilave ediyorum. “Osman Bey, bir gece Müslüman sofi Şeyh Edebalı’nın evine misafir olmuştur. Ev sahibi bir raf üzerine Kur’an’ı koyduğu anda Osman Bey bunun nasıl bir kitap olduğunu sormuştur. Bunun üzerine şeyh, kitabın Allah’ın kelamı olan Kur’an olduğunu söylemiştir. Osman, o gece hiç uyumadan ayakta olduğu halde Kur’an’ı okuyup sabaha karşı uykuya dalmıştır.” (Köprülü, 2003: 45); rüya benzer içeriklerle (Âşıkpaşazâde 1992: 16), (Atik, 2001: 95), (Neşrî, 1949: 73, 83), (Hadîdî, 1991: 30-31), (Hoca Sadettin Efendi, C. I, 1999: 29-30). Bazı kroniklerde rüyayı gören Ertuğrul Gazi’dir, Bkz, (Öztürk, 2000: 11), (Edirneli Oruç Bey, 1972: 24,25), (Anonim TAO, 1992: 10), (Gelibolulu Mustafa Âlî Efendi, 1997: 37-38), (Hayrullah Efendi, 1971: 100).

Görüleceği üzere ilk aktardığım ve yaygın olarak kullanılan metinde; Osmanbey, Kuran’ı biliyor, hürmeten sabaha kadar okuyor ve rüyaya dalıyor. Akademik makaleden aldığım metinde ise Osmanbey rafta gördüğü kitabın ne olduğunu soruyor, Şeyh Edebalı Kuran olduğunu ve kutsal bir kitap olduğunu söylüyor. Bunun üzerine Osman Bey sabaha kadar ayakta Kuran’ı okuyor ve uykuya dalıyor.

İlk metin bize; zaten Müslüman olan, Kuran’ı görünce hürmetinden uyuyamayıp sabaha kadar okuyan yani Arapça bilen bir Osmanbey profili çizerken, ikinci metin; henüz Müslüman olmamış, Kuran’ın ne olduğunu bilmeyen ama Arapça bilen, eline alınca çok ilgisini çeken, merakından Kuran’ı ayakta okuyan başka bir profil ortaya koyuyor. Bu bilgiye ulaşınca; yıllardır kafamı kurcalayan, Osmanlı İmparatorluğunun kurucusunun adının aslında Osman değil Ataman olma ihtimali bir anda vücut bularak karşımda durur hale geldi. Çünkü bu durumda Osman Bey’in yani Ataman’ın Şeyh Edebalı’nın evinde yaşadığı bu olay sonucunda Müslüman olması çok muhtemel.

Şimdi bu düşünceyi destekleyen diğer argümanlarıma geçelim. Osmanlı İmparatorluğu batı kaynaklarında, Ottoman Empire olarak yer buluyor. Aynı şekilde Osman isminin de Uthman ya da Othman şeklinde telaffuz edildiğini görüyoruz. Bu bize batının Araplardan önce Türklerle irtibat kurduğu gerçeğiyle Osman’ın Hz. Osman‘dan gelen bir isim değil Türklerin başbuğlarına verdiği Ataman isminden geldiği, Osmanlı’nın kökenini dini bir bağlama oturtmak için sonradan Osman’a bağlandığı anlaşılıyor. Aynı, Kayı Boyu’ndan gelindiği bilgisinin sonradan çıkarıldığı gibi. Bu konuyu da “Osmanlılar, Oğuzların Kayı Boyu’ndan mı geldiler?” başlığıyla, Halil İnalcık’a dayandırarak, II. Murat zamanında sonradan siyasi saiklerle yapıldığını ifade etmiştim.

Ataman” kelimesi, Oxford sözlüğünde; “Eskiden Kazak başbuğlarına verilen san.” olarak, Wikipedia’da ise; “Türk dillerinden türemiş olup “atlıların atası” ya da “ata ben” anlamına gelmektedir.” şeklinde açıklanıyor. Tam bu noktada; Atman, Utman ya da Ataman kelimelerinin kökenine bakmak gerekti. Kaşgarlı Mahmud tarafından 1072-1074 yılları arasında Bağdat’ta yazılan Türkçe-Arapça bir sözlük olan Divanu Lugati’t-Türk‘ün, elimde bulunan nüshasına baktım. Ut; yenmek, galip gelmek, Man; banmak, katık, ekmek, silah ve benzeri kuşanmak, Ata; baba, ad koymak, ünvan vermek, At ise ünvan, ok atmak, şafağın sökmesi, şimşeğin çakması anlamlarına geliyor.

Konu hakkında edinebildiğim tüm bilgiler bu şekilde. Bundan kim ne sonuç çıkarır bilemiyorum ancak kesin hüküm niteliğinde olmasa da rüyanın, aktardığım ikinci metninin daha doğru olduğunu ve Kayı Boyu efsanesindeki gerçekle de birleştirince isminin de Ataman’dan gelmiş olacağı kanaatindeyim.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir