Muz Cumhuriyeti tanımı nereden gelir?

Muz cumhuriyeti, uluslararası politikada siyasi açıdan istikrarsız, yolsuzluklarla iç içe küçük bir seçkinler grubu tarafından yönetilen ülkeleri küçümseyici anlamda kullanılan siyasi terim.

Muz cumhuriyeti, uluslararası politikada siyasi açıdan istikrarsız, ekonomik açıdan bir ya da birkaç tarımsal ürünün üretimine ve ihracatına bağımlı ve genellikle yolsuzluklarla iç içe küçük bir seçkinler grubu tarafından yönetilen ülkeleri küçümseyici anlamda kullanılan siyasi terim.

Honduras, ilk muz cumhuriyeti devletidir. 20. yüzyılın başlarında United Fruit Company’nin ülke içinde oldukça etkisi vardı. Hatta yüksek vergiler isteyen bir başkanı devirerek yerine yeni birini seçtiler.

1871 yılında Amerikalı demiryolu şirketi sahibi Henry Meiggs’in Kosta Rika hükümetiyle imzaladığı demiryolu inşa anlaşması çerçevesinde, söz konusu inşaata başlanmış, öte yandan inşaat şirketi çalışan işçilere düşük maliyetli bir yiyecek arayışında olduğu için inşa etmekte olduğu demiryolu hattı boyunca muz yetiştirmeye başlamıştır.

Muz ticaretinin kârlılığını gören şirket Latin Amerika’da geniş topraklar satın alır ve 1899 yılında United Fruit Company adıyla bu ticareti adeta tekeline aldığı gibi, bulunduğu ülkelerin siyasetini de etkileyebilen bir güç haline gelir.

Amerika anakarasını kendi ekonomik yarıküresinin parçası olarak niteleyen 1823 tarihli Monroe Doktrini ile de uyumlu şekilde ABD’nin bölge ekonomisini ve siyasetini şekillendiren bu yapılanmaya verilen ad, terim her ne kadar ilk kez 1904 yılında Amerikalı yazar O. Henry tarafından kullanılmışsa da, özellikle Soğuk Savaş yıllarında uydu devlet ya da kukla devlet türevi terimler gibi yaygın bir şekilde telaffuz edilmeye başlandı. Terim Türk siyasetinde de özellikle son 10 yılda sıklıkla kullanılagelen ve Türk siyasi literatürüne uzun yıllar hakim olan Uganda ile benzerlik kurma söyleminin yerini alan bir ifade oldu.

William Sydney Porter (O. Henry)

O. Henry (d. 11 Eylül 1862, Greensboro, Kuzey Karolina – ö. 5 Haziran 1910, New York) Amerikalı yazar William Sydney Porter’ın takma adıdır. Yazar özellikle yazdığı öykülerin şaşırtıcı sonları ile ünlüdür.

Yazar, Kuzey Karolina’da Greensboro şehrinde doğdu. Doğduğunda aldığı ikinci ismi Sidney’in yazım şeklini 1898 yılında Sydney olarak değiştirdi. Fizikçi olan babası Dr. Algernon Sidney Porter (1825-1888); annesi ise Mary Jane Virginia Swaim Porter (1833–1865) idi. Babası ve annesi 20 Nisan 1858 yılında evlenmişlerdir. William üç yaşındayken annesini veremden kaybetmiş ve ardından babasıyla birlikte babaannesinin yanına taşınmıştır. Çocukluk yıllarında Porter, klasiklerden ucuz romanlara kadar her şeyi okuyordu.

1876 yılında Porter, halası Evelina Maria Porter’nın ilköğretim okulundan mezun oldu. Daha sonra Lindsey Street Lisesi’ne kaydını yaptırdı. Halası ona on beş yaşına kadar vasilik etti. 1879’da, amcasına ait bir eczanede çalışmaya başladı. 1881’de on dokuz yaşında eczacılık ruhsatı aldı.

1882 yılının Mart ayında Porter, Dr. James K. Hall ile birlikte Texas’a taşındı. Bir mandırada toplam yedi yıl çalıştıktan sonra emlakçılık ve proje ressamlığı yaptı. Evlendikten sonra hesaplarında bulunan bir yolsuzluk nedeniyle işine son verildi. Evlendiği eşini de annesi gibi verem nedeniyle yitirdi. Yerleşmek üzere gittiği Houston’da Houston Post gazetesinde çalışmaya başlayan Henry, hakkında açılan davaya girmeyerek Honduras’a gitti. Eşinin rahatsızlanması üzerine iki yıl sonra dönerek yargıç karşısına çıktı. Kaçması nedeniyle üç yıl fazla ceza alarak Colombus cezaevinde hapsedildi. Buradaki bir gardiyanın isminden edindiği takma adıyla öyküler yazmaya başlayan O. Henry, cezaevinden çıkınca Pittsburg’a gitti.

1902 yılında bir yayınevinin çağrısı üzerine New York’a yerleşti. Orada bulunduğu süre içerisinde 381 adet kısa hikâye yazdı. New York World Sunday Dergisi için haftada bir hikâye yazmaya başladı. Hikâyelerindeki ilginç sonlar okurları tarafından beğeniyle karşılandı. Porter 1907 yılında North Carolina’yı ziyaret ettiğinde karşılaştığı çocukluk arkadaşı Sarah (Sallie) Lindsey Coleman ile evlendi. Yazar, dergilerde yayınlanan öyküleriyle gösterdiği başarıya rağmen aşırı alkol alıyordu. Bu nedenle 1908 yılında sağlığı kötüye gitmeye başladı. Bu durum yazdığı öykülerde de etkisini göstermiştir. Eşi Sarah onu 1909 yılında terk etti. 1910 yılında yazar, kalp büyümesi ve şeker hastalığının da etkisiyle karaciğer sirozundan hayatını kaybetmiştir.

Yalın dili, yayımlandığı çağı yansıtması, özentisiz kalemi ve doğal anlatımı nedenleriyle Amerikan edebiyatının en güçlü öykü yazarlarından biri olarak bilinen O. Henry’nin yapıtları, 1901 yılından sonra 10 cilt olarak yayımlanmıştır.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir