Mecelle’nin ilk 100 maddesi
Kısaca Mecelle olarak bilinen, 1868-1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından derlenen, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yarım yüzyılında şer’i mahkemelerde hukuki dayanak olarak kullanılmış Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye'nin ilk 100 maddesi.
Kısaca Mecelle olarak bilinen, 1868-1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından derlenen, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yarım yüzyılında şer’i mahkemelerde hukuki dayanak olarak kullanılmış Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye‘nin ilk 100 maddesi.
- İlm-i fıkh, mesâil-i şer’iyye-i ameliyeyi bilmektir.
- Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir.
- Ukutta itibar mekasıd ve meaniyedir; elfaz ve mebaniye değildir.
- Şekk ile yakin zail olmaz.
- Bir şeyin bulunduğu hal üzere kalması asıldır.
- Kadim, kıdemi üzerine terk olunur.
- Zarar kadim olmaz.
- Beraet-i zimmet asıldır.
- Sıfat-ı arızada asl olan ademdir.
- Bir zamanda sabit olan şeyin -hilafına delil olmadıkça- bekasıyla hükmolunur.
- Beka, ibtidâdan esheldir.
- Bir emr-i hâdisin akreb-i evkatına izafeti asıldır.
- Zarar ve mukabele bi’z-zarar yoktur.
- Zarar izale olunur.
- Zarar kendi misli ile izale olunamaz.
- Zarar-ı âmmı def’ için, zarar-ı hâs ihtiyar olunur.
- Zarar-ı eşed, zarar-ı ehaf ile izale olunur.
- İki fesat tearuz ettiğinde ehaffı irtikab ile a’zamının çaresine bakılır.
- Ehven-i şerreyn ihtiyar olunur.
- Def-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdır.
- Zarar, bi kaderi’l-imkân def olunur.
- Meşakkat teysiri celb eder.
- Bir iş dıyk oldukta, müttesa’ olur.
- Zaruretler, memnu olan şeyleri mübah kılar.
- Zaruretler kendi miktarlarınca takdir olunurlar.
- Bir özür için caiz olan şey, o özrün zevali ile batıl olur.
- Mani zayi olunca memnu avdet eder.
- Hacet umûmî olsun, husûsî olsun, zaruret menzilesine tenzil olunur.
- Iztırar gayrın hakkını iptal etmez.
- Alınması memnu olan şeyin, verilmesi dahi memnu olur.
- İşlenmesi memnu olan şeyin istenmesi dahi memnu olur.
- Adet muhakkemdir.
- Nâsın istimali bir hüccettir ki, anınla amel vacip olur.
- Adeten mümteni olan şey, hakikaten mümteni gibidir.
- Ezmanın tegayyürü ile ahkâmın tegayyürü inkâr olunamaz.
- Âdetin delaletiyle mana-yı hakikî terk olunur.
- Âdet ancak, muttarit yahut galip oldukta muteber olur.
- İtibar gaalib-i şayia olup nadire değildir.
- Örfen maruf olan şey, şart kılınmış gibidir.
- Beynettüccar maruf olan şey, aralarında meşrut gibidir.
- Örf ile tayin nass ile tayin gibidir.
- Vücudda bir şeye tabi olan, hükümde dahi ona tabi olur.
- Tabi olan şeye ayrıca hüküm verilmez.
- Bir şeye malik olan kimse, o şeyin zarûriyyatından olan şeye dahi malik olur.
- Asıl sakıt oldukta, fer’i dahi sakıt olur.
- Asıl sabit olmadığı halde fer’in sabit olduğu vardır.
- Mâni ve muktezi tearuz edince mâni takdim olunur.
- Sakıt olan şey avdet etmez.
- Bir şey bâtıl oldukta anın zımnındaki şey de batıl olur.
- Aslın ibkâsı (veya îfası) kabil olmadığı hâlde bedeli îfâ olunur.
- Bizzat tecviz olunmayan şey, bittebâ tecviz olunabilir.
- İbtidaen tecviz olunamayan şey bakâen tecviz olunabilir.
- Teberru’ ancak kabz ile tamam olur.
- Raiyye, yani teb’a üzerine tasarruf maslahata menuttur.
- Velâyet-i hâssa velâyet-i amme’den akvâdır.
- Kelamda asl olan mana-yı hakikidir.
- Manayı hakiki, müteazzir olduğunda mecaza gidilir.
- Kelamın i’mali, ihmalinden evlâdır.
- Bir kelamın i’mali mümkün olmazsa ihmal olunur.
- Mütecezzî olmayan bir şeyin bazısını zikretmek, küllünü zikir gibidir.
- Mutlak ıtlakı üzere cari olur. Eğer nassen yahut delaleten takyid delili bulunmazsa.
- Hazırdaki vasıf lağv, gaibdeki vasıf, muteberdir.
- Sual cevabda iade olunmuş addolunur.
- Sâkite bir söz isnad olunmaz. Lakin maraz-ı hacette sükût beyandır.
- Bir şeyin umuru batınada delili, o şeyin makamına kaim olur.
- Mükâtebe, muhâtebe gibidir.
- Dilsizin işaret-i ma’hudesi, lisan ile beyan gibidir.
- Tercümanın kavli her hususta kabul olunur.
- Tasrih mukabilinde delalete itibar yoktur.
- Mevrid-i nassda ictihada mesağ yoktur.
- Ala hilafil kıyas sabit olan şey saire makîsun aleyh olamaz.
- İctihad ile diğer ictihad nakz olunmaz.
- Hatası zahir olan zanna itibar yoktur.
- Senede müstenid olan ihtimal ile hüccet yoktur.
- Tevehhüme itibar yoktur.
- Burhan ile sabit olan şey, ayanen sabit gibidir.
- Beyyine müddeî için ve yemin münkir üzerinedir.
- Beyyine, hilafı zahiri isbat için, yemin aslı ibkâ içindir.
- Beyyine, hüccet-i müteaddiye ve ikrar, hüccet-i kâsıradır.
- Kişi ikrarı ile muaheze olunur.
- Tenakuz ile hüccet kalmaz. Lakin mütenakızın aleyhine olan hükme halel gelmez.
- Her kim ki kendi tarafından tamam olan şeyi nakz etmeğe sa’y ederse sa’yi merduttur.
- Şartın sübutu indinde ona muallak olan şeyin sübutu lazım olur.
- Bi kaderi’l-imkan şarta riayet olunmak lazım gelir.
- Vaadler sureti taliki iktısa ile lazım olur.
- Bir şeyin nef’i zamanı mukabelesindedir.
- Ücret ile zaman müctemî olmaz.
- Cevaz-ı şer’i, zamana münafî olur.
- Mazarrat menfaat mukabelesindedir.
- Külfet ni’mete ve ni’met külfete göredir.
- Bir fiilin hükmü failine muzaf kılınır ve mücbir olmadıkça amirine muzaf kılınmaz.
- Mübaşir, yani bizzat fail ile mütesebbib müctemî oldukta hüküm, faile muzaf kılınır.
- Mübaşir, müteammid olmasa da zâmin olur.
- Mütesebbib müteammid olmadıkça zâmin olmaz.
- Hayvanatın kendiliğinden olarak cinayet ve mazarratı hederdir.
- Gayrın mülkünde tasarrufla emretmek bâtıldır.
- Bir kimsenin mülkünde onun izni olmaksızın ahar bir kimsenin tasarruf etmesi caiz değildir.
- Bilâ-sebeb-i meşru’ birinin malını bir kimsenin ahz eylemesi caiz olmaz.
- Bir şeyde sebeb-i temellükün tebeddülü o şeyin tebeddülü makamına kâimdir.
- Kim ki; bir şeyi vaktinden evvel isti’cal eyler ise mahrumiyetle muateb olur.