Hicaz hattının meçhul kahraman ve şehitlerine..!
Bugün, Arabistanlı Lawrence olarak bilinen Britanyalı arkeolog, asker ve diplomat. 1916 – 1918 yılları arasında Arap Ayaklanması ve Sina ve Filistin Cephesi gibi olaylarda Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine karşı üstlendiği rol ile ünlü Thomas Edward Lawrence ve I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Şerif Hüseyin İsyanı’nda zor şartlar altında Medine’de yönettiği iki yıl yedi ay süren Medine Müdafaası ile tanınmaktadır. “Medîne Müdâfii”, “Türk Kaplanı”, “Çöl Kaplanı”, “Medine Kahramanı” lakaplarıyla anılan Türk asker ve diplomat Ömer Fahreddin Türkkan hakkında ilginç bir anekdot aktaracağım.
Okuduğum kitapta Ali Fuat Erdem, Arabistanlı Lawrence’in gereğinden fazla abartıldığını ve asıl övünülmesi gereken ve kahraman olanın Fahreddin Paşa olduğunu çok ilginç bir alegoriyle anlatıyor.
Lawrence, artık şef saydığı ve bütün Araplara da öyle gösterdiği Faysal’ın en yakın has müşaviri, fikren ve fiilen yardımcısı, bir kelime ile sağ kolu ve sağ eli olmuştu. 2 yıl sonra asilerin başında ve şefin yanında Şam’a girdi. Taç ve tahtlar dağıttı. Bu derece başarıya, şöhrete ulaştıktan sonra Lawrence hakkında söylenmedik söz kalmadı. Arabistan’ın Taçsız Kralı, Tehlikeli Sihirbaz, Muammalı Adam, Doğunun Haritasını Değiştiren Adam, Müslümanların Mukaddes Topraklarının Gerçek Şefi, İngiltere’nin Milli Kahramanı, Dünya Dinamit Şampiyonu, Krallar Yapıcısı. Kimi de onu Mareşal Allenby’den üstün buldu. Hatta Napolyon’a benzettiler.
Umumi Harp esnasında Kanal Seferini yapan 4. Ordu Kurmay Başkanı ve sonraları Harp Akademisi Kumandanı olan rahmetli General Ali Fuat Erdem ise hatıralarında bu konuyu şöyle özetliyor;
Lawrence’ı böyle ünlü klan, biz Türkler olduk. Bizim strateji ve siyasetimiz Medine’yi ve Hicaz hattını tahliye etmemek hususundaki inat ve ısrarlarımız ki layık olmayarak masal kahramanı yaptı. Büyük Okyanus’un dibine bir dalgıç indirdiğimizi farz edelim. Bu derinlik azami 80 kilometredir. Hicaz hattı uzunluğu Dera’dan Medine’ye kadar 850 kilometre, yani okyanusun derinliğinin 10 mislidir. Dalgıcı, okyanusun dibine tespit edelim ve ona bir boruyla hava, su, yiyecek gönderelim. Bu havayı, suyu ve yiyeceği ulaştıran boru, yüzeyden dibe kadar köpekbalıklarının hücumuna her gün uğruyor. Buna rağmen dalgıç, o dipte bırakılıyor her güçlüğe katlanarak her tahrip ve zarar onarılarak her hücum geri atılarak orada bırakılıyor.
Buradaki dalgıç, Fahrettin Paşa ve Medine garnizonu dur. Nefes borusu ve can damarı Hicaz demiryoludur. Köpekbalıkları da dinamitçi asilerdir. Şimdi sorarım size; Kimin yaptığı iş daha zordur? Katlandığı zahmet ve fedakarlık daha büyüktür? Köpekbalıklarının mı? Dalgıcın mı? yoksa nefes borusunun yani Hicaz hattını müdafaa edenlerin mi? Hicaz hattının meçhul kahramanlarının ve meçhul şehitlerinin mi?
MİT’in Gizli Tarihi, Tuncay Özkan, Alfa Yayınları, 2005