Hakkı tutup kaldırmak isteyen bir avukatın dramatik hikayesi

Bazı markalar vardır ki bir marka olmaktan öte, ikonikleşerek bir ürünün temsilcisi haline gelirler. Sana yağı, Selpak peçete, Pakpen gibi. İşte bugün size evrensel düzeyde ikonik bir markanın, Teflon'un hikayesini konu alan bir film tanıtacağım.

Bazı markalar vardır ki bir marka olmaktan öte, ikonikleşerek bir ürünün temsilcisi haline gelirler. Sana yağı, Selpak peçete, Pakpen gibi. İşte bugün size evrensel düzeyde ikonik bir markanın, Teflon tavanın hikayesini konu alan bir film tanıtacağım.

Dark Waters (Karanlık Sular), Todd Haynes tarafından yönetilen ve Mario Correa ile Matthew Michael Carnahan tarafından yazılan, 2019 Amerikan biyografik psikolojik hukuk gerilim filmidir. Hikaye, Robert Bilott’un düzensiz kimyasallarla bir kasabayı kirlettikten sonra kimyasal üretim şirketi DuPont’a karşı açtığı davayı dramatize ediyor.

Filmde; hayatını düzene sokmak isteyen bir avukatın, kendisi ve ailesinin geleceği ile her şeyini kaybetme pahasına, ilkeleri doğrultusunda hakkı tutup kaldırma seçeneği arasında yapacağı o zorlu seçimi izleyeceksiniz. İkonik bir Amerikan şirketi olan DuPont’un ürettiği Teflon Tava’ların üretim aşamasında kullandığı sentetik bir maddenin (PFOA/C8) ve atıklarının insan sağlığına verdiği zararları kanıtlayıp şirkete ülke çapında bir yaptırım getirmesinin hikayesini.

Filmin baş rolünü oynayan, 2015 yılında gişe rekorları kırıp Oscar’ları toplayan Spotlight’ta bir gazeteci olarak gerçeğin peşinden koşan Mark Ruffalo, bu sefer bir avukat olarak adaletin peşinden koşuyor. Ruffalo’ya; Interstellar (Yıldızlararası)’dan tanıdığımız Anne Hathaway, efsanevi The Shawshank Redemption (Esaretin Bedeli)’un Andy Dufresne’i Tim Robbins ve Independence Day (Kurtuluş Günü)’nün Amerikan Başkanı Bill Pullman eşlik ediyor.

Tam anlamıyla bir yıldızlar geçidi diyebileceğimiz film, zamanında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yankı bulan teflon tava kanser yapıyor algısını ortaya çıkaran gerçek olayları dramatize ederek bize sunuyor. Avukatın, adalet uğrunda yaşadığı bu maceranın sonunda elde ettiği sonucu görünce filme, modern bir Don Kişot hikayesi demek sanıyorum yanlış olmayacaktır.

Doğası gereği uzun bir süreci konu alan film olay örgüsü açısından biraz durağan ilerliyor. Bu sebepten, izleme pratiği olmayan ve hikayenin felsefesini kavrayamayan izleyicilerin sıkıcı bulabileceğinin altını çizelim. Son olarak, filmin hikayesinde konu edilen adalet kavramı ile ilgili olarak söylenmiş adalet sözlerine Quotpedia‘dan ulaşabileceğinizi de hatırlatalım.

Filmin sonundaki sürprizi kaçırmamak için sonuna kadar izlemenizi tavsiye ederim.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir