Cennetin Rengi

Orijinal adı Rang-e khoda olan Cennetin Rengi (Color of Paradise), bir aile dramı üzerinden verilen ama bir gencin Allah’ı arama arayışını konu alıyor.

Yönetmen koltuğunda İran sinemasının belki de en önemli ismi olan Majid Majidi yer alan filmin başrollerinde ise Hossein Mahjoub, Mohsen Ramezani, Salameh Feyzi oynuyorlar.

Uzun zaman önce izleme listeme aldığım fakat izleme şansını bulamadığım filmi, Ayrılık filminden sonra izlemek istedim. Filmde annesi ve çocuklarıyla birlikte yaşayan, karısını genç yaşta kaybetmiş bir adamın âmâ oğlu etrafında yaşanan olaylar üzerinden engelli bir insanın yaşadığı sıkıntıları ve çevreyle olan ilişkisini aktarmaya çalışılmış. Yönetmenin bunda da çok başarılı olduğunu söylemek mümkün.

Doğuştan kör olan Muhammed’in körler okulunun bitmesi üzerine babasının onu almasıyla başlayan macerada, babası önce almak istemez. Sebebi ise ilerleyen dakikalarda ortaya çıkacaktır. Babası ile köyüne geri dönen Muhammed, onu çok seven ve değer veren ninesi Aziz ve kardeşleriyle hasret giderir.

Fakat hayat onun için böyle devam etmeyecektir. Çünkü babası artık evlenmek istemektedir. Âmâ bir çocukla onunla evlenmek isteyen yoktur. O yüzden onu okulda bırakmak istemiştir. Şimdi ise yine onun gibi âmâ olan bir marangoza çırak olarak vermeyi düşünmektedir. Ancak ninesi Aziz buna karşı çıkmaktadır. Muhammed’in okuyup adam olmasını istemektedir. Bu yüzden kardeşleriyle birlikte köydeki okula gönderir. Okulda yaşanan sahneler asıl engellilerin bizler mi yoksa Muhammed gibi âmâ insanlar mı olduğunun sorgulandığı muhteşem sahneler olarak akıllarda kalacaktır.

Aziz ne kadar çırpınsa da çıkar yolu yoktur. Babası onu marangoza çırak olarak vermiştir. İşte babası bırakıp gittiği zaman yalnız kalan Muhammed’in marangoza söylediği cümle benim için en önemli ve düşüncelerimi tetikleyen cümle olmuştur. Muhammed, okulda öğretmeninin söylediği bir cümleyi söyleyerek Allah’ın sağlıklı bir beden nasip ettiği insanları, durup düşünmeye sevk edecek ve sadece bu sahneyle bile benim için görevini tamamlamış olan bir film olduğuna şahitlik edecektir.

Macid Macidi’yi başka filmlerden tanıyoruz. Ancak onlar hakkında şimdi bilgi vermeyeceğim. Çünkü o filmler hakkında da bağımsız yazılar yamayı düşünüyorum. O yüzden sizleri o yazıları beklemeye davet ederken, herkese içinde bulunduğu lütuf denizinin farkına varmalarını diliyorum.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir