Bir algı yönetimi olarak Kuleşov Etkisi

Kuleşov Etkisi, Sovyet film yapımcısı Lev Kuleşov tarafından 1918’de gerçekleştirilen bir deney sonucunda ortaya çıkan bir kavram. İzleyicinin, birbirini takip eden iki çekimlik bir sekanstan, tek bir çekime oranla daha fazla anlam çıkardığını kanıtlayan zihinsel bir fenomen.

Yönetmen; bir aktörün ifadesiz bir yüzünü, bir tabak çorba, tabuttaki bir kız ve divanda uzanan bir kadın görüntüsü çekiyor ve bu görüntüleri farklı şekillerde montajlayarak seyircilere izletiyor. Filmi seyredenler, her seferinde aktörün yüzündeki ifadenin değiştiğini düşünüyorlar. Oyuncunun; çorba tabağına bakarken acıktığını, tabuttaki kıza bakarken yas tuttuğunu, divanda uzanan kadına bakarken ise şehvet duyduğunu iddia ediyorlar. Hâlbuki Kuleşov, her montajda aktörün aynı ifadesiz yüz çekimini kullanmıştı. Böylece montaj kavramı sinema tarihinde ilk defa ortaya çıkmış oluyor.

Deneyi, Kuleşov ile birlikte gerçekleştiren Vsevolod Pudovkin’da, seyircinin tepkisini şöyle tarif ediyor: “İzleyiciler, aktörün oyunculuk yeteneğini yere göğe sığdıramadılar. Çorba tabağına bakarken, düşünceli halinden etkilendiler. Ölü çocuğa bakarken duyduğu derin hüzünden duygulandılar. Ve kadına bakarken yüzünde o şehveti gördüklerini söylediler. Hâlbuki biz her üç montajda da aynı yüz ifadesini kullanmıştık.”

Tüm zamanların en iyi yönetmeni olarak kabul edilen Alfred Hitchcock da, 1964 yılında katıldığı Fletcher Markle’ın sunduğu Telescope adlı bir televizyon programında; farklı bir algı oluşturabilmek için kurgunun nasıl yapılması gerektiğini anlattığı konuşmasında, “saf sinema” olarak adlandırdığı Kuleşov Etkisi’ni basitçe şöyle anlatıyor: “Önce adama yakın çekim yapılır. Sonra, onun ne gördüğü gösterilir. Diyelim ki kucağında bebek tutan bir kadını gördünüz. Hemen ardından adamın gördüğüne nasıl tepki verdiğine bakıyoruz: Gülümsüyor. Öyleyse adam kibar ve sempatik biridir. Şimdi çocuklu kadının olduğu kısmı filmden çıkaralım ve adam yerinde kalsın. Çıkan kısım yerine, bikinili bir kadın koyalım. Adam bakıyor, bikinili bir kız var ve adam gülümsüyor. Adam şimdi, kart bir zampara oldu. Artık bebekleri seven, iyi yürekli bir centilmen değil. İşte film sizi böyle etkileyebilir.”

Hitchcock’un son söylediği durum daha sonradan algı yönetimi olarak kavramsallaşacak olan durumdu. İnsanlık olarak biz bunu daha eskiden de biliyorduk ama adına başka bir şey diyorduk. Kutsal metinlerde okuduğumuz bir çok fenomen aslında tam da bu yönteme benzemiyor mu? Bir kaç örnekle detaylandırmayı çok isterdim ancak hem konunun dağılmaması hem de ortalama okuma sınırına takıldığı için bunu başka bir yazıya bırakıyorum.

Maalesef, yoğun modern günlük yaşam temposu içinde, maruz kaldığımız birçok etkiyi görmediğimiz/hissetmediğimiz gibi bu algı yönetimini de fark edemiyoruz. Ancak bazı kişiler bilinçli olarak durmadan, algılarımızla oynuyorlar ve bizi belirli bir hedefe doğru sürüklüyorlar. Daha doğrusu hakikate ulaşmamızı engelleyip, onların çizdiği sınırlardan dışarıya çıkmamızı engelliyorlar. Aynı Platon’un Mağarası’ndaki gibi bizi mağaraya geri sokmak istiyorlar. Yapılması gereken; bilimsel bir eğitimle buna engel olmak. Şu an yapıldığı gibi; birer at gözlüğü takarak, gitmelerini istediğimiz hedefe doğru durmadan koşturmak değil etrafının farkına varan bireyler yetiştirip, varmak istedikleri hedefi kendi özgür iradeleriyle seçmelerine fırsat vererek. İkidir dillendirdiğim bu mağara meselesini de inşallah bir sonraki yazıda anlatacağım.

Haftanın Kitabı

Bu hafta, tüm zamanların en büyük ve en etkili film yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen Andrey Tarkovski’nin, sinema teknikleri ve kendi filmleri hakkında yazdığı Mühürlenmiş Zaman kitabını tavsiye ediyorum.

Haftanın Mağara Resmi

Yazıda da anlatmaya çalıştığım algı yönetimi şuan modern medyada çok iyi uygulanıyor. Bu resim de bunu en iyi anlatan durum diye düşünüyorum. Siz de düşüncelerinizi yorum olarak yazmaktan çekinmeyin.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir