Atatürk’ün Anıldığı Reklam Filmleri
Bugün, Faruk Dursunoğlu'nun tek cümlelik o muhteşem kompozisyonunda söylediği gibi; "Türkiye, yağmur yağmadan ıslandı."
Bugün, Faruk Dursunoğlu’nun tek cümlelik o muhteşem kompozisyonunda söylediği gibi; “Türkiye, yağmur yağmadan ıslandı.”
Evet bugün https://www.quotpedia.com/soz/ataturk‘ün ölüm yıldönümü. Bu vesileyle medyada yer alan Atatürk konulu reklam filmleriyle bolca karşılaşıyoruz. Ben de geçmişten günümüze Atatürk’ün anıldığı reklam filmlerinden en beğendiklerimi seçerek paylaşmak istedim.
Gelin şimdi, sizler için özenle seçtiğim ve bir betimlemesini yaptığım bu üç reklam filmini zaman sırasıyla hep birlikte okuyarak özümsemeye çalışalım. Anlatımların sonunda orijinal kaynaklarından filmlerin bağlantılarını da koyuyorum ki bu duyguyu bir kez de sinemanın büyüleyen atmosferiyle yaşayabilelim.
Kaybetmek Yok – Anadolu Sigorta 85. Yıl Filmi
1925 yılında Atatürk tarafından kurulan, Türkiye’nin ilk ulusal sigorta şirketi olan Anadolu Sigorta’nın, 2010 yılında yayımlanan reklam filminde; 1924 yılında meydana gelen Erzurum depreminden sonra Atatürk’ün, deprem bölgesine yaptığı ziyaret konu ediliyor.
Filmde, Atatürk’ün geldiğini görüp ayağa kalkan depremzedeye; “Otur dayı otur. Geçmiş olsun.” diyor. Depremzede, boynunu büküp o mahzun hali ve Erzurum şivesiyle; “Sağ olasın paşam.” diye karşılık veriyor. Gazi Paşa, yaşlı adamın başında durduğu yıkıntıya bakarak; “Kaybın büyük mü dayı?” diye soruyor. Erzurumlu depremzede, aynı tavırla; “Memleketimiz sağ olsun.” diye cevap veriyor. Adamın bu durumuna üzülen Atatürk bu sefer; “Kimin kimsen yok mu?” diye soruyor. Cevap, Ata’yı çok duygulandırıyor; “Evlatlarımı harpte şehit verdim.” Bunun üzerine içini çekip; “Ah be dayı! Bak, Devlet sana yardıma geldi. Ne istersin devletinden?” diye soran Mustafa Kemal’in yanında Kazım Karabekir ve dönemin valisi de yer almaktadır. Yaşlı adamın cevabı hem Paşa’nın hem de izleyenlerin beyinlerinde şimşek gibi çakıyor; “Bir şey istemiyorum Paşam. Biz yedi düvel ile harp etmişiz. Koca memleketi yeniden kurmuşuz. O bize yetiyor.” Duydukları karşısında çok duygulanan aynı zamanda gururlanan Gazi Paşa; “Üzülme dayı, bu halin çaresine bakacağız.” derken selam vererek yaşlı adamın yanından ayrılıyor.
O anda, 2012 yılında kaybettiğimiz Cüneyt Türel’in dış sesi devreye girerek yükselen duyguları adeta havai fişek gibi patlatıyor; “Anadolu’nun gururlu insanı, bir daha kimseye muhtaç olmasın diye o günden sadece 6 ay sonra Atatürk’ün talimatıyla Anadolu Sigorta kuruldu. O günden bu güne tam 85 yıldır, kaybetmek yok.”
https://www.youtube.com/watch?v=WTXtEC1sdHc
O Gün Bütün Türkiye Yağmur Yağmadan Islandı – Sabancı Holding Atatürk’ü Anma Filmi
Ülkemizin önde gelen sanayi şirketlerinden olan Sabancı Holding, 2020 yılı 10 Kasım’ı için 1938 yılında bir lise öğrencisi olan Faruk Dursunoğlu’nun yazdığı kompozisyondan hareketle bir reklam filmi hazırlatmıştı.
Reklam filminde, 17 Kasım 1938 tarihinde Kabataş Erkek Lisesi’nde yaşanan gerçek bir olaydan esinlenilmişti. Filmde farklı kişiler gösteriliyorsa da ben olayı gerçek kişiler üzerinden anlatmaya devam edeceğim. Edebiyat öğretmeni Nihat Sami Banarlı, Atatürk’ün ölümü üzerine öğrencilerden duygularını anlatan birer kompozisyon yazmalarını ister. Bütün öğrenciler birer kompozisyon yazmıştır ancak içlerinden Faruk Dursunoğlu sadece bir cümle yazabildiği için başı öne eğilerek çekinmektedir. Ünlü edebiyatçı olan öğretmen; “Olsun, ne yazdıysan onu oku oğlum.” deyince, Dursunoğlu’nun ağzından bütün Türkiye’nin ruh halini tek cümleyle özetleyen o ünlü cümle dökülüveriyor; “O gün, bütün Türkiye, yağmur yağmadan ıslandı.”
Olayın gerçek hikâyesini 32. Gün yapımı “Atatürk’ün Son Yolculuğu” belgeselinde anlatan Ali Nejat Ölçen. O cümleyi yazan öğrencinin, sıra arkadaşı Faruk Dursunoğlu’ydu. Bu cümleyi duyan öğretmen gözyaşlarını tutamamıştı, aynı bizim 83 yıl sonra izlediğimizde tutamadığımız gibi.
https://www.youtube.com/watch?v=1QRZNtd1eWI
Bu Hasret Bizim – Koç Holding Atatürk’ü Anma Filmi
Yıl 1930, yer Yalova. Sıcak bir Ağustos ayında, bugünkü bilinen adıyla “Yürüyen Köşk”, Atatürk’ün talimatıyla 4.8 metre yan tarafa kaydırılıyor. Ülkemizin diğer bir önde gelen sanayi kuruluşlarından olan Koç Holding bu yıl, işte bu tarihi olayı alarak Ulu Önder Atatürk’ün öldüğü 10 Kasım için bir anma filmi hazırlatıyor.
Adamın birisi bahçeli, güzel bir köşkün kapısına yanaşarak, içeride çalışmakta olan bahçıvana; “Kolay gelsin.” diyor. Bahçıvan kafasını kaldırıp; “Sağ olasın.” diyor ve işine devam ediyor. Konuşmaya devam eden yolcu; “Yolum bu yana düşmüşken aklıma geldi. Köşkten alınacak bir kaç eşya vardı. Yarın Ankara’ya dönerken onları da yanıma alayım dedim ama tadilat var herhalde.” deyince bu sefer bahçıvan durup bir nefes aldıktan sonra; “Pek tadilat denemez.” diyor. Bu duruma şaşıran adam; “Hayrola!” deyince, bahçıvan; “Köşkü biraz öbür tarafa taşıyacaklar.” diye cevap veriyor. Şaşıran yolcu, köşkü şöyle bir süzdükten sonra; “Köşkü mü taşıyacaklar? Yanlış anlamış olmayasın? Hem, niye taşısınlar ki?” diye kuşkulu bakışlarla konuşunca, bahçıvan işini bırakıp başlıyor anlatmaya; “Geçen gün buradaydı. Şu görmüş olduğun çınar ağacını kesecekken gördü beni. Kızdı da. Paşam, bu ağaç çok büyüdü, köşke de zarar vermeye başladı. O yüzden kesmek lazım dedim ama…” diyor ve susuyor. İyice meraklanan yolcu da; “Eee sonra ne oldu?” manasında “Ama…” diyor. Elindeki aleti yere atan bahçıvan, Atatürk’ün o anlamlı ve tüm insanlığa örnek olacak sözlerini naklediyor; “Sen, hayatında hiç böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki onu kesmek istiyorsun? Ağaç kalsın, köşkü öbür tarafa taşıyalım dedi.”
Durumu kavrayan adam da bir iç çektikten sonra; “Memleket nefes olursan, memleketin nefesini de korursun elbet.” diyerek final sahnesine geçiliyor. Finalde ise, Nazım Hikmet’in o muhteşem dizelerinden birisi ile perde kapanıyor: “Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…”