Ali Fuad Başgil Düsturları

Türk hukukçu ve siyaset adamı Ali Fuad Başgil’in; “Genç arkadaşım! yukarıda sıraladığım düsturları okuyup unutasın diye değil kulağına küpe yapasın ve ileride beni anasın diye yazdım. Senden beklediğim, beni hayırla anmandır.” dediği düsturlar.

Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bil ki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır.

Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir.

Bir günde ve bir zamanda yapman lazım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi işi de kendine yeter.

Bir zamanda tek bir iş yap. Yalnız bir ders, bir kitap, hatta bir fasıl üzerinde çalış. Ta ki, dikkatin ve kuvvetin yayılıp zayıflamasın. Bir zamanda birden fazla iş yapayım diyen, hiçbirini tam ve temiz yapamaz.

Başladığın bir işi, bir dersi, bir kitabı, bir vazifeyi yapıp bitirmeden başka bir işe, derse, kitaba ve vazifeye başlama. Yarıda kalan iş, başlanmamış demektir.

Bir günün işini, dersini, vazifesini bitirdikten sonra ertesi günü ne iş yapacağına karar ver. Yahut, hiç olmazsa çalışmaya başlamadan evvel, hangi iş, ders, kitap üzerinde çalışacağını düşünüp kararlaştırılır ve çalışmaya bu kararla otur.

Bir işe başlamadan, bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya oturmadan evvel düşün ve çalışman için lazım olan şeyleri yanında ve elinin altında bulundur. Ta ki, ikide bir kalem, kağıt aramaya kalkıpta dikkatin dağılmasın.

Çalışmaya oturduğun zaman tıpkı ateş hattında düşmanı gözetleyen bir asker gibi uyanık ol ve dikkat kesil. Bütün Ruhi ve bedeni kuvvetinle kendini işine ver.

Bir işe başlamadan evvel o işi, dersi, vazifeyi, kitabı en kısa bir zamanda, en kolay ve en temiz bir surette nasıl yapmak, nasıl öğrenip etüt etmek mümkün olduğunu iyice düşünüp hesapla.

Çalıştığın bir iş, bir ders, bir kitap, bir yazı üzerinde herhangi bir güçlü yenmeden bir adım bile gerileme. Ve bil ki, yılgınlık maskeli bir tembelliktir. Gene bil ki, çalışma sevgisi güçlükleri yenmekten doğar ve kuvvetlenir. Güçlü yenmekten hasıl olan manevi zevk, eşsiz bir zevktir. Emin ol ki, harpte Zafer ve işte muvaffakiyet yılmayanındır. Sebat önünde güçlükler erir ve imkansız görünen mümkün olur.

İşinde rastladığın bir güçlü evvela parçala. Her parçayı, birer birer ve sıra ile yenmeye çalış. Bunun içinde, mesela bir dersi, bir kitabı en basit elemanlarına, kısım, fasıl ve bahislerine ayır. Sıra ile her bahsi iyice ve noksansızca anlayıp öğrenmeden öbür bahse geçme. Fasıllar ve bahisler üzerinde bir kör gibi yürü. Yani attığın adımı iyice basmadan öbürünü atma.

Devamlı ve ıttıratlı (avının peşinde koşar gibi) çalış. Ve her gün aynı saatlerde behemehal (mutlaka) çalışmaya otur. Çalışmayı uzun fasıla ile kesip terk etme. Hasta ve yorgun değilsem tatil aylarında bile yavaş ve az da olsa çalış. Ta ki çalışma itiyadın (alışkanlığın) körlenme sin ve tekrar çalışmaya koyulmak için zahmet çekmeyesin.

Bir iş üzerinde yorulursan dinlenmek için işini değiştir ve çalışma hızını yavaşlat. Fakat dinlenme bahanesi ile asla boş oturma. Boş oturanın içi işlemeyen demir gibi pas tutar.

Çok düşün. Ve bil ki, çalışmak mutlaka hareket etmek veya okumak, yazmak demek değildir. Düşünen bir insan, maden kuyularında kazma sallayan işçiden daha çok çalışıyordur.

Verimli çalışmayı sakın iş üzerinde geçirdiğin zamanla ölçüp de, bugün şu kadar saat çalıştım, yetişir deme. Çalışmanın neticesine ve öğrendiğine bak.

Fikri çalışmalar için aynı saatlerde devamlı ve tertipli bir surette, günde iki-üç saat bile kafidir.

Sebat et, genç dostum, sebat et! Damlaya damlaya göl olur ve aynı noktaya düşen damlacıklar, zamanla mermeri bile deler.

Bir işe başladığın, bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya koyuldun zaman telaş edip sabırsızlanma. Sakin ve metin ol. Yol al fakat acele etme. Sindirerek çalış ve öğren.

İçinde ve dersinde herhangi bir fikri ve noktayı küçümseyerek ihmal edip geçme. Küçük ihmalden bazen büyük zararlar doğduğunu unutma.

Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma.

Her gün iyi bir eserden yüksek sesle beş-on sayfa oku bu sayede konuşma ve söz söyleme istidadın (yeteneğin) gelişir.

Rastladığın edebi, felsefi bazı güzel parçaları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade hazinen zenginler hem de hafızan kuvvetlenir.

Çalıştığın bir dersin, bir kitabın fasıl ve bahislerini bitirdikçe, kitabı kapayıp, okuduğunu ezberden hülasa halinde not et. Bir dersi, bir kitabı en iyi anlayıp öğrenmenin yolu, onu bu suretle yazmaktır.

Bir dersten öğrendiğin, bir kitaptan okuduğun fasıl ve bahisleri arkadaşlarınla ezberden müzakere ve münakaşa etme. Bu suretle hem zekan işler ve öğrendiğin hazmolur, hem hafızan kuvvetlenir hem de düzgün konuşma ve fikirlerini vuzuh (açıklıkla) ifade etme melekesi (alışkanlığı) elde edersin.

Dikkat et: Sözlerin ve yazıların kısa, açık ve manalı olsun.

Fikri çalışmanın herkesin mizacına göre değişen verimli ve aziz saatleri vardır. Bunlar bazı kimseler için sabahın erken saatlerinde, bazıları içinde öğleye doğru öğleden sonra, gece saatleridir. Kendini yokla ve senin Aziz saatlerin hangileri ise bunları hiç bir eğlenceye feda edip kaçırma.

Okuduğun bir kitaptan rastladığın güzel bir parçayı veya orijinal bir fikri, yerine ve sayfasını işaret ederek not et. Bu suretle biriktirdiğin notları bir dosyaya ve bir fiş kutusuna sırasıyla yerleştir. Bir yazı yazmak veya bir eser yapmak istediğin zaman bu notlar senin için zengin bir malzeme hazinesi olur.

Bir mevzu ve mesele hakkında bir yazı veya bir eser yazmaya karar verdiğin zaman evvela, bu mevzu ve mesele üzerinde evvelce yazılmış eserleri oku. Ta ki yazılmış ve söylenmiş şeyleri tekrar edip ömrünü israf etmeyesin.

Gök kubbe altında yepyeni hiçbir fikir yoktur. En yeni fikir, eski bir fikrin yeni bir elbise giymişidir.

Her şeyden evvel, ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı öğren. İnsan için en faydalı olanı kendi ana dilidir.

Dilbilgisi bir gaye değil, bir vasıtadır. Asıl gaye olan, fikir zenginliğidir.

Kişinin kıymeti dilinin altında ve kalemin ucunda gizlidir. Onu söz ve yazı açığa vurur.

Bir işi yapıp yapmamakta kararsızlığa düştüğün vakit, iki şıktan her birinin fayda ve zararlarını iyice hesapla. Faydası çok, zararı az olan şıkkı tercih et.

Bir işe öfkeli ve sinirli iken karar verme. Bekle, öfken geçsin. Zira öfke ile kalkan zararla oturur.

Çok konuşma. Yerinde ve özlü konuş. Kıymet ve tesir, çok sözde değil yerinde ve özlü sözdedir.

Dilini tut ve bil ki dil yarası bıçak yarasından daha vahimdir.

Kimsenin yüzüne karşı söyleyemediğini arkasından söyleme ve bil ki arkadan konuşma, korkaklığın en iğrenç şeklidir.

Kimsenin cahilliğini yüzüne vurma. Bil ki insanları en çok kızdıran ve gücendiren, cahilliklerinin yüzlerine vurulmasıdır.

Yalan söyleme. Yalan söyleyen, tutulmak korkusu içinde yaşayan hırsız gibidir.

Bir kimseye söz vermeden evvel iyi düşün. Fakat verdiğin sözden dönme. Sözden dönmek yalancılığın en çirkinidir.

Daima olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol. Olduğundan fazla görünmek isteyen, karşısındakilere kendisinin ahmaklığını göstermiş olur.

Kimseye karşı kin tutma ve kimsenin muvaffakiyet ve saadetini kıskanma. Fakat imren, sende öyle bir muvaffakiyet ve saadete erişmeye çalış. İmrenmek, terakkinin (gelişmenin, ilerlemenin) şartıdır. Kin ve kıskançlık ise iç ferahlığının, sağlık ve saadetin iki azgın düşmanıdır.

Dost kazanmak için cömert ol. Bil ki dostu yoktur.

Gençliğinde iyi arkadaş kazan. Yaşlılıkta kazanılan arkadaşlık sağlam olmaz. Zira paslı teneke lehim tutmaz.

Gençlik güzelliğine şans denilen kör kuvvet bile aşıktır. Gençliğini boş yere harcama, onu kıymetlendirmeyi bil.

Herkesçe beğenilen asıl güzellik, ahlak güzelliğidir. Çünkü ahlakı güzel insan her yaşta güzeldir.

Ahlakını güzelleştirmeye daima çalış. Ahlak güzelliği, insan için en kıymetli bir servettir.

En yakın arkadaşlarımla bile şakaların zarif olsun. Kaba şakadan hayvan bile hoşlanmaz.

Dost ol, ta ki sana da dost olsunlar.

Dostluğunu kötü günde göster, ta ki kötü gün dostu bulasın.

Dostlarına vefalı, düşmanlarına müsamahalı ol ve yere yıktın düşmanını tekmeleme, alicenaplık (cömertlik) göster. Vefa ve alicenaplık, yüksek ahlakın iki parlak şiarıdır (işaretidir).

Büyüklere hürmet et. Ta ki büyüdüğün zaman sen de küçüklerden hürmet göresin.

Kadınlara hürmet et. Kadınlık, insanlığın anasıdır.

Ana baba ahı alma. Ana baba ahının zehrini içen kurtulamaz.

Yaşlıların tecrübesinden faydalanmak ve tecrübe edilmişi yeniden tecrübeye kalkışma, ta ki pişman olmayasın.

Sonunda pişman olacağın bir işi başında düşün. Pişmanlık, ahmaklıktır.

Küçüklere şefkat göster. Ta ki büyüdükleri zaman onlardan şefkat görmeye hakkın olsun.

Boşuna iddia ve inat etme. Hakikati ara ve sev. Hakikat sevgisi, insan için sevgilerin en yükseğidir.

Kusurlarını kendin gör, ta ki onları tamir ve ikmal edebilesin.

Muvaffakiyetler ile mağrur olma. Bil ki gurur, gelecekteki muvaffakiyetlerin en büyük düşmanıdır.

Hayatta cesur ol. Fakat bilgi cesaret, gözü kapalı tehlikeye atılmak değildir.

Başkasının kanaat ve akidesine (inancına) hürmet et. Ta ki başkası da seninkine hürmet etsin.

Kendine yapılmasını istemediğin bir muameleyi başkasına yapma. Ta ki başkası da sana karşı aynı şekilde hareket etmesin.

Kendine iyilik yapılmasını istersen, başkalarına iyilik yap.

İyiliğe karşı iyilik adalettir. İyiliğe karşı kötülük cinayettir. Kötülüğe karşı iyilik, ihsan ve atıfettir (lütuftur) ve insanlığın en yüksek derecesidir.

Düşenin elinden tut. Ta ki sende düştüğün zaman tutacak el bulasın.

Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun. İnsanın kabası, ısırgan köpek gibidir, herkes tarafından taşlanır.

Başkalarından gördüğün kötülük, seni iyilik yapmaktan alıkoymasın. İyilik ibadettir, kötülükle mahsuplaşmaz (aynı hesaba dahil edilmez).

Kibirli olma. Kibirli insan sarımsak kokan ağız gibidir. Herkesi kendisinden uzaklaştırır.

Alçak gönüllü ol. Mütevazi insan, meyve ağacına benzer. Meyve dalının yere eğilmesi, meyvesinin çokluğundandır.

Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol. Korkma, yerde kalmazsın.

Kendinden üstündekilere değil kendinden alttakilere bak, rahat edersin.

İşinde ve sözünde doğruluktan ayrılma. Hak, doğruların yardımcısıdır.

Çalış, daima çalış, fakat hırsı bırak. Zira hırs, verimli çalışmanın, sağlık ve saadetin düşmanıdır.

Çalış fakat haris (tamah edici) olma. Haris insan, ciğer bulaşmış eğeyi yalayan aç kedi gibidir. Dilinden akan kanı yayalar da bilmez.

Hayatın ve tutacağın yol hakkında tereddüte ve kararsızlığa düşüp de bir ışık aradığın zaman, fikrini ve gereğini soracağın kimseyi iyi seç. Düşün ki isabetsiz bir fikirden hareket ederek verdiğin karardan bütün ömür boyunca pişmanlık duymayan mümkündür. Fakat isabetli bir fikirden aldığın ışık da bütün ömrünce yolunu aydınlatır.

Süleyman ÜSTÜN

Bilişim Uzmanı, Sosyolog, Kamu Yönetimi, Felsefeci ve Sinemasever

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir